14 Eylül 2013 Cumartesi

** NASUH MAHRUKİ TARAFINDAN İNCELENEREK HATALARI TARAFIMA BİLDİRİLEN VE GÜNCELLENEN VERSİYON (YORUM KISIMINA BAKINIZ..17 EYLÜL ÇARŞ.)

BİLİNMEYEN NO: 55

ANA TANRIÇAYA TIRMANAN İLK TÜRK

YA DA NAMI DİĞER; KAR LEOPARI

(NASUH MAHRUKİ'NİN KÜÇÜKLÜĞÜ,
EVLERİNİN ÖNÜNDE OYNARKEN..)
   Önce kafalardaki engellere dair bir hikaye; 
 Rogger Bannister bir mil koşusunda dünyanın en hızlı adamı olmak isteyen bir sporcuydu ve hayali (imkansız deniyordu) o güne kadar başarılamayan ve insan anatomisine aykırı olduğu  bilimsel makalelerle ispatlanmaya çalışılan (bacaklarımızın kısalığı, akciğer kapasitemizin yetersiz oluşu ve...) bir mili dört dakikanın altında koşabilme şerefine nail olmaktı..
  Otoriteler ve o güne kadar ulaşılan sonuçlar bilimi haklı gösteriyor ve bu dört dakikalık hedefi denemeye bile gerek bıraktırmıyordu..
  Tüm ön yargılara rağmen adamımız bunu kafaya koydu ve 1954 yılında bunu ilk başaran adam oldu.. 
   Asıl söylemek istediğim o bu yolu açınca (yani aslında kafalarda bulunan bu engeli kaldırınca) sonraki iki yıl içinde 213 atlet daha bu zamanın altına inebildi, tıpkı Nasuh Mahruki deneyene kadar biz Türklerin kanında bulunmadığı söylenen Evereste tırmanma yeteneğinin, o tırmanıp ufkumuzu aştıktan sonra 4ü kadın olmak üzere 15dağcımız tarafından (biri yine kendisi) daha tekrar  edilmesi gibi...
(KISACA  DAĞCI, AMA DAHA PEK ÇOK İLHAM ALINACAK ŞEY..)
   Bloğumu takip eden arkadaşlar bilirler ki; hiçbir reklam barındırmayan ve kazanç sağlamak amacında olmadığım, (para kazanması için anladığım kadarıyla binlerce kişinin girmesi ve Ali Cengiz oyunları diye tabir edilen şekillere girmem gerekirmiş ki; hiç işim olmaz ve bizim haddimiz değil zaten..) tek amacın paylaşım olduğu yani insanlara kendilerini iyi hissettirebilme vasfına destek olması amacıyla kurduğum ve şahsımın da ileride çıkacağına inandığım kitaplarıma katkısı olacağı düşüncesiyle (cümle çok uzadı, durun bağlıyorum) yazma pratiği ve disiplini edinmeye çalıştığım naçizane bir platformdur benimkisi..(bir daha okumalıyım cümleler düştü fena:)
   Yazmanın bana yukarıdakiler dışında daha nice faydası vardır şüphesiz.
(ONLARIN GÖRDÜKLERİ, SENİN HAYALİN
OLABİLDİ ANCAK, OYSA ELİNDEN
GELENİ YAPMADIN..)
Burada yeni arkadaşlar tanıyor ve verdikleri destekle yazma kararıma devam etme ve iyi yolda olduğum duygusu yaşıyorum ve her şeyden önemlisi bazı mesajlarda (..örneğin Mahruki ya da Türkmenoğlu gibi adamlar bloğuma yorum yapıyor ya da Ahmet Ümit gibi bir üstat RT yapıyor, benim için inanılmaz..) kimi yazımın okuyanlara çok iyi geldiğini görerek yardım etmiş olma erdemini kısa yoldan yaşamıma aktarmış oluyor ve her şeyden önemlisi yazmaya çalışıp konunun alt yapısını hazırlarken öyle ilham verici şeyler öğreniyorum ki, kişisel gelişim amacıyla yola çıktığım bu davada kendi adıma inanılmaz kazanımlara sahip oluyorum..
   İşte bu günün yazısı da (zaten sevdiğim bir okuma grubu olan) biyografik tarzıyla uzaktan hepimizin tanıdığı ve sempati duyduğu bir şahsın inanılmaz yaşamını (ve özelliklerini) anlatıyor.. 
   İtiraf etmek gerekirse araştırma aşamasında kahramanımızın (bu kelime gerçek anlamıyla kullanılmıştır. inanmayanlar sözlük anlamına ve Nasuh Mahruki'nin ülkeye kazandırdıklarına bakabilir..) yaşadıklarının hızına yetişemediğim (ve yetişemeyeceğim) için ancak sınırlı bir kısma dokunmam mümkün olacak maalesef ama bloğumun amacına yine de artı bir değer katmış olacak bu yazı, zira amaç yaşamaya değer bir hayat yolu arayışı, esin verici ve azimli yaşamın erdemleri ve paylaşımı ise Nasuh Mahruki'nin ki ile (benim tarzımca; spor, doğa, yardım,++...) kıyaslanacak çok az biyografi vardır ülkemde..
(AİLE SECERESİNE DAİR BİR RESİM..)
       Söylemeye çalıştığım şu ki ben, yaşamın; hareket, doğa, okumak, deneyim, araştırma, girişim, yenilikçilik, medeni hayat görüşü gibi parçaların grift bir bileşimi olduğuna inanan bir adam olduğuma göre vereceğim örnekler de (ki bu bir hayat hikayesi ise) bu doğrultuda olmalıdır, tıpkı saydıklarımın (olağan üstü mütevazi) bir örneği olan Nasuh Mahruki gibi.. (Bu sınıfa giren diğer bir sporcu Lance Armstrong'dur ama son doping olayları biraz erteledi onu yazmamı,, yine de kanserle inanılmaz mücadelesini ileride anlatmam gerek..)
(KEDİSİ BONCUK BAHÇELERİNDE,, NORMAL BİR
EV HAYVANI  BEKLEYEMEZSİNİZ ONDAN:)
   Önce aile seceresine çok küçük bir bakış atıyoruz kendi ağzından;
   ''...200 yıldan fazladır İstanbul’da yaşayan köklü ve varlıklı bir aileden geliyorum ve hem ailemden hem de Türklüğümden büyük gurur duyuyorum. Büyükbabamın büyükbabasının babası, 1822 yılında Sakız Adası’nda çıkan Rum isyanını bastıran ve Sultan II. Mahmud’un, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak kendisine verdiği bu görevi eksiksiz yerine getirdikten sonra, burada şehit düşen (Nasuh oğlu) Kaptan-ı Derya Ali Paşa’dır. 
(SABAH SPORU YAPTIĞI PARKUR; TEMSİLİ)
   İsyan bastırıldıktan ve bütün kontrol Osmanlı Donanması’na geçtikten sonra, Osmanlıların Sancak Gemisi’ni ateş kayıklarıyla düzenlediği saldırıda yakmayı başaran ve Yunanlıların “Kara Ali” dediği büyük büyük büyük dedemi şehit eden Kanaris adlı gözüpek Yunan denizci, kendi ülkesinin milli kahramanlarından biridir. 
(KATMANDUDAKİ YAZLIK KONUTLARI,,)
  Sakız adasının en büyük meydanındaki en büyük heykel, bu olayın anısına dikilmiş Kanaris’in heykelidir. Bugün ailemizin soyadı olan Mahruki, yani “yanarak ölen”, “yanmış” anlamındaki Osmanlıca kelime de bu olaydan ailemize şerefli bir miras olarak kalmıştır.
 Büyükbabam Ali Cevat Mahruki , Macaristan’da okumuş ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin genç inşaat mühendislerinden biri olarak pek çok projeye imza atmıştır. Kurucularından biri olduğu Garanti Bankası’nın kuruluşundan 1952 yılına kadar idare meclisi üyeliği yapmıştır.
   Ali Cevat Mahruki’nin oğlu, yani babam Cafer Cem Mahruki, Türkiye’nin en iyi para koleksiyoncularından biridir ve Türk Nümismatik Derneği başkanıdır.
   Cem Mahruki’nin oğlu Ali Nasuh Mahruki ise, hayatı boyunca taşıdığı kana ve mensup olduğu aileye layık olmaya ve yaşamaya çalışan, tuttuğunu da koparan ancak ne yazık ki çok haksızlığa uğradığını düşünen, eskilerin deyimiyle nev-i şahsına münhasır bir adamdır...''
  Yakın geçmişi bilinmeye değer; kar leoparı lakaplı dağcımızın, (dağcı diyorum ama bu kelime hafif kaldı aslında, isterseniz Twitter hesabında kendini nasıl tanımladığına bakalım;

Nasuh Mahruki

@nasuhmahruki

Profesyonel dagci, gezgin, yazar, fotografci, sosyal girisimci ve arama - kurtarma gönüllüsü.
Istanbul · nasuhmahruki.com
(ASKERDE, ACEMİ BİRLİĞİ..)
   Tabi bu sıfatlara daha çok şey eklenebileceğini  araştıran biri olarak biliyorum ama uzatmayıp dağcı olarak tanımlamaya devam edeceğim zira o benim açımdan Tibetlilerin Ana Tanrıça dedikleri Everest'e ilk tırmanan Türk  ve müslüman şahsiyettir..
   Yazmamın amacı aslında başlı başına Everesttir desem yeridir zira bilmeyenler için iki dudak arasından çıkan basit üç heceden ibaret bu tırmanış Discovery Channel'ın Everest belgeselini izlemiş (ve orada pamuk ipliğine bağlı hayatları görmüş) biri için saygınlıkların en büyüğünü hak eden bir anlam taşır..
   Eğitim ve sonraki hayatına kısa bakış için ise basından yararlanabiliriz;
   ''...Ali Nasuh Mahruki 21 Mayıs 1968 yılında İstanbul'da doğdu. Şişli Terakki Lisesi'nin ardından 1992'de Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. Dağcılık sporuyla 1988 yılında Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu'nda tanıştı. Üç yıl boyunca topluluğun başkanlığını yaptı. Dağcılık dışında mağaracılık, aletli dalış, yamaç paraşütü, motor sporları, bisiklet ve yelken sporuyla ilgilenmektedir.O dönem Doğa sporları ile ilgili Dost adlı dergiyi çıkarttı... 
(DAHA ÖNCE YAPILMAMIŞ, ONUN GİBİLER
İÇİN BİR ENGEL OLUŞTURMUYORDU..)
1992-94 yılları arasında Sovyetler Birliği topraklarındaki 7000 metreden yüksek beş dağa tırmanarak Kar Leoparı ünvanını aldı. 1995 yılında Everest Dağı'na tırmanan ilk Türk oldu. 1996 yılında yedi kıtanın en yüksek dağına tırmanarak Yedi Zirveler projesini tamamlayan 44. sporcu oldu. Sonraki yıllarda da birçok zorlu tırmanış gerçekleştirdi.
AKUT'un kurucu üyesidir. Bahçeşehir Üniversitesi'nde Takım Çalışması ve Liderlik dersleri verdi. Çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazıları yazmaktadır. 
(KOLEJ HAZIRLIK SINIFINDAKİ KIZ
 ARKADAŞI , RED SONJA..)
İlk dönem etkinlikleri
Yurt içinde Erciyes Dağı ilk Türk yamaç paraşütü uçuşu, Erciyes Dağı kış kuzey buzulu tırmanışı, Büyük Demirkazık Dağı kuzey duvarı tırmanışı, Küçük Demirkazık Dağı batı yüzü tırmanışı, Güzeller Dağı kuzey yüzü ilk kış tırmanışı, Büyük Demirkazık Dağı Peck Kulvarı ilk kış tırmanışı, ODTÜ Sualtı Topluluğu - Mağara Dalışı Grubu ile Altınbeşik ve Kırkgözler mağaraları su altı incelemeleri, Su altı Araştırmaları Derneği ile Kırkgöz ve Finike İncirli mağaraları ve Düdenbaşı şelaleleri sualtı incelemeleri gibi pek çok etkinliğe katıldı.
Dünyaya açılma
  1992 ve 1994 yıllarında Türkiye'nin en başarılı dağcısı seçildi. Yılın sporcusuna aday gösterildi.   1992 - 1994 yılları arasında, Sovyet Rusya'nın Asya bölümünün en yüksek (7000 metrenin üzerinde) beş dağına tırmanarak, (Khan Tengri - Lenin - Korjenevskoy - Communism - Pobeda) Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından verilen "Kar Leoparı" ünvanını aldı. 
  Dünyanın en zorlu ve tehlikeli 7000'lik dağlarından biri olan Pobeda dağının 8. solo tırmanışını yaptı. 
  Bunların dışında Kırgızistan, Kafkasya ve İran'da çeşitli tırmanışlar gerçekleştirdi.
(KÖPEĞİ TOMY,, SPOR KONUSUNDAKİ
 BAŞARISINA DİKKAT..)
(VE GURUR DUYMAK YERİNE EN YAPTIĞIMIZ
ŞEY ONUN DA BAŞINA GELDİ,, ZİRA EN
KIYMETLİ AĞAÇLAR MEYVELERİ İÇİN
TAŞLANMALIYDI BU ÜLKEDE..)
  1995 yılında, Everest dağına tırmanan ilk Türk ve dünyadaki ilk müslüman dağcı oldu.
  1996 yılında, Camel Trophy Türk takımına girdi. Kalimantan'da Türkiye'yi temsil etti. Ekip olarak, Takım Ruhu değerlendirmesinde dünya ikincisi, genel sonuçlarda dördüncülük elde etti. 
  Aynı yıl, dünyanın yedi kıtasının her birinin en yüksek dağına tırmanmayı içeren, "Yedi Zirveler" projesini tamamlayan dünyadaki 45. dağcı ve en genci oldu. (Everest, Aconcagua, Vinson, Kilimanjaro, Mc. Kinley, Elbruz, Kosciusko.)
  1997 yılında, motosiklet ile Türkiye, İran, Pakistan, Hindistan, Nepal ve Sıkkım'ı içeren 21.000 kilometrelik bir yolculuk yaptı. (İnanılmaz..) 8201 metrelik Cho Oyu dağına yaptığı tırmanışla, Türkiye'nin en yüksek solo tırmanışını gerçekleştirdi.
  1998 yılında, 8516 metrelik Lhotse dağına yaptığı tırmanışla, Türkiye'nin en yüksek oksijensiz tırmanışını gerçekleştirdi. Aynı yıl 8163 metrelik Manaslu dağını denedi. 
  2000 yılında, 5671 metrelik Demavend dağı ve 5137 metrelik Ağrı dağının kış tırmanışlarını gerçekleştirdi. Aynı yıl, dünyanın en zorlu ve tehlikeli dağlarının başında gelen, dünyanın 2. yüksek dağı 8611 metrelik K2 dağının ilk Türk tırmanışını gerçekleştirdi. Türkiye'nin en yüksek oksijensiz tırmanışı, Lhotse'den K2 dağına geçti. 
(KİTAPLARINI OKUMAK VE BU OLAĞAN ÜSTÜ YAŞAMA
ORTAK OLABİLMEK,, BAŞARABİLECEĞİNE İNANMAK..)
   Eğer bir adam bu kadar çok ilke adını yazdırıyorsa çocuklarınıza ondan daha iyi bir rol model göstermeye boşuna uğraşırsınız derim ve eğer biri başaramam bu iş olmaz daha önce yapan da olmamış zaten gibi laflar ederek insanların motivasyonunu bozuyorsa eğer ona Nasuh Mahrukinin hayatını veya kitaplarını okumasını tavsiye edin, zira o başlı başına nefes alan ( ve manyak tırmanan:) bir başarı ve motivasyon öyküsüdür..

   

(KENDİNE SUNULAN İLE YETİNEN OLMADI,,
BAŞARABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMESİ YETERLİYDİ,, BAŞARDI ..)
   Liderlik, takım çalışması, kişisel gelişim, kendini tanıma, hedef odaklılık, kararlılık, disiplin, risk yönetimi gibi konularda motivasyon konuşmaları ve seminerler düzenleyen Mahruki Bahçeşehir Üniversitesi'nde "Takım Çalışması ve Liderlik" dersi de vermiştir.. Çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yapmış ve çeşitli televizyon kanallarında belgesel programları hazırlamıştır.
  Bunca başarıdan sonra kendisi gibi (ama vicdanlı) adamların yaptığı gibi yardım işlerine el atmiş ve Arama Kurtarma Derneği – AKUT kurucu üyeliği ve başkanlığı, Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği – UGSAD, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Sualtı Araştırmaları Derneği – SAD, Gezginler Kulübü üyesi ve Ortak İdealler Derneği kurucu üyesiliklerinde bulunmuştur...
(YERYÜZÜNÜN DAĞLARI, FETHETTİĞİ KALELER OLDU..)
  Şimdi bunca şeyi bir hayata sığdırmış bu adamın 80 yaşında olmasını beklersiniz ama asıl takdire şayan olanı tüm bunları gençlik peryoduna sığdırmış olması ve içselleştirdiği başarıları ve (bence) huzuru ile 'Yaşsız insanlar' denilen gruba aitmişcesine fiziksel olarak aynı çizgide kalmayı başarmıştır..
(ŞÜPHESİZ DÜNYANIN EN GÜZEL HALLERİNE
ŞAHİT OLDU GÖZLERİ,, DARISI BİRAZ OLSUN
YAŞAMAYI SEÇENLERİMİZİN BAŞINA..)
  O halde sevgili arkadaşlar bahsettiğim hayat (her nekadar kısacık bir bölümüne dokunabilmiş olsam da) esin verici bir hayattır ve kesinlikle takdire şayandır.. Onun gibi birinin (başka bir ülkede olsa) pamuklara sarılarak el üstünde tutulacağını düşündükçe değerlerimize sahip çıkma konusunda dışarıdan ve yabancı biri olsam bile kendi adıma hüzün ve hicap duymaktayım..
   Keşke böyle insanlar pek çok olsa ve keşke doğacak ve doğmuş çocuklarımız onları azim kararlılık ve insanlık dersleri olarak okuyabilse..
   Hayatınızda göz ardı ettiğiniz tüm ilkleri başarabilmeniz ve kendi Everestlerinizin size engel olamadığı kar leoparları kadar gözü kara olabilmeniz dileğiyle..                      
(Çetin TARI)

EK: NASUH MAHRUKİ'NİN TAVSİYESİYLE EKLENEN ÖNSÖZ..
ÖNSÖZ:
DOĞAN CÜCELOĞLU
Bu kitabı okumanızı istiyorum.
Niçin?
Önemli bir kaynak olduğuna inandığım için. Gerçekten yaşamak isteyen, ’ruhuna gereken özeni gösterir’. Kitapta okuyacağınız gibi Socrates, ”Bir insanın hayattaki en önemli faaliyeti ruhuna gereken özeni göstermesidir,” der. Bu kitabı okuyarak ruhunuza özen göstermiş olacağınızı biliyorum.
Hiç dağa tırmanmadım, dağa tırmanmakla hiç ilgilenmedim, şimdiden sonra ilgileneceğimi de sanmıyorum.
Büyütmek için resme tıklayınız
Elinizde tuttuğunuz bu kitabı, dağa tırmanmayla ilgili bir kitap sanarak almayabilirdim. Nasıl oluyor da dağa tırmanmayı büyük bir başarı olarak gören birinin yazdığı kitaptan bu kadar etkileniyorum? Üniversite öğrencilerinin, öğretmenlerin, yöneticilerin ve anababaların okumasını niçin istiyorum?
İnsanlar niye dağa tırmanır? Bu soru üzerinde pek düşünmemiştim. Nasuh Mahruki, dağa tırmanma gibi çok somut bir şeyden bahsederken bu eylemin altında yatan gerçek sürecin gizemini sergilemiş. Okurken ara sıra soluğumu tuttum, tüylerim ürperdi, gözlerim nemlendi. Dağa tırmanmanın ruhsal bir yolculuk olabileceğini gördüm. ”Ölümün olduğu bir dünyada yaşam çok ama çok değerlidir. ... Dağ beni istemezse saygıyla kabul ederim ve sağ salim gitmeme izin verdiği için ona teşekkür ederim.” Yaşamın gizemi bu yolculuğa bakışta saklı; Nasuh Mahruki’nin dağlara bakışında bu gizemi buldum. Etkilendim..... 


GÜNÜN VİDEOSU:

MAHRUKİ ANA TANRIÇANIN ZİRVESİNDE..


GÜNÜN KARİKATÜRÜ: 

BİR BAHANEMİZ VAR HEP..

2 yorum:

  1. BLOG YAZISINA NASUH MAHRUKİ'NİN KATKISIYLA EKLEDİĞİM DÜZELTMELER VE ONUN TAVSİYELERİ..
    Blog için...‏
    Nasuh Mahruki (nasuh@nasuhmahruki.com)Kişilere ekle 10:57
    Kime: chatintari@windowslive.com
    Nasuh Mahruki kişisinin resmi
    Merhaba Çetin,
    Keyifli, esprili bir çalışma olmuş, eline sağlık…
    Aşağıdaki bilgileri düzeltirsen sevinirim.
    Teşekkürler, sevgiler,
    Ali Nasuh Mahruki
    nasuhmahruki.com
    kendieverestinizetirmanin.com
    oncevatan.org
    akut.org.tr
    Everest'e tırmanan yedi değil dördü kadın olmak üzere 15 dağcımız var.
    (Dünyada, Everest, K2 ve Lhotse dağlarına tırmanmayı başarmış 29 dağcı var ve 7si bugün yaşamıyor.) Bu bilgi artık güncel değil, çıkaralım.
    (KİTAPLARINI OKUMAK VE BU OLAĞAN ÜSTÜ YAŞAMA
    ORTAK OLABİLMEK,, BAŞABİLECEĞİNE İNANMAK..)
    BAŞARABİLECEĞİNE
    Aynı yıl, dünyanın yedi kıtasının her birinin en yüksek dağına tırmanmayı içeren, "Yedi Zirveler" projesini tamamlayan dünyadaki 44. dağcı ve en genci oldu. (45. yapalım…)
    Bir de istersen en sonuna Kendi Everest'inize Tırmanın kitabımın önsözünü ve ilk sözünü okuyabilecekleri web sayfasını ekleyebilirsin.
    http://kendieverestinizetirmanin.com/

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı.Emeğine sağlık :)

    YanıtlaSil