28 Şubat 2021 Pazar

    Hayata dair çok önemli bir tüyo daha ister isen; En önemli şeylerden birini daha şöyle özetleyebilirim sana; hayatını ona uygun olarak yaşayacağın bir kişisel felsefe üzerine oturt..
   Ve elbet önce, böyle bir felsefeye sahip olman gerekir tabi.
   Bu şey üzerinde zaman verip düşünürsen eğer, sana yardımcı olacak (bence en doğru) çözüm; 
    Denge Felsefesine
    göre yaşamanın bir mecburiyet olduğudur.. 
   En yükseği hayal etme hakkına sahip olduğunu bir kez anladığında kendin için en iyisini yapıp, başarı olarak genelleyebileceğin bu şeye doğru yürürken 'değerler ölçütlerinde yer alan önemli şeyleri feda etmek' örneğin bu felsefeye birebir terstir.. 
   Mandela, demeye çalıştığım bu şeyi şöyle açıklamış: 
  "Kişi, yüksek bir tepeye tırmandığında, tırmanacak daha pek çok tepe olduğunu keşfeder.. 
   Ben, dinlenmek için biraz zaman ayırdım,, 
   beni çevreleyen görkemli manzarayı seyretmek, 
   kat ettiğim uzun yola bakmak için. 
   Ancak sadece kısa bir süre için dinlenebilirim çünkü özgürlük sorumluluk getirir ve ben geç kalmaya cesarete edemiyorum.. 
    Çünkü uzun yolculuğum henüz bitmedi. "
   Velhasıl başarıyı her nasıl tanımlıyorsan artık, yolculuğunun her anında manzaranın tadını çıkarmayı unutmaman örneğin denge felsefenin bir gereğidir. Kat ettiğin mesafe ya da gelebildiğin yer için (istersen başlangıç say burayı) kendinle gurur duy ama öncelikle..
 Hayat yolculuğunun, seni getirdiği bu yer için şükretmekle başla işe. Ne kadar özel olduğunu (ilk kez belki) hisset kalbinde. 
  Ve anı yaşamak üzere yavaşlat zamanı. 
  Yaşamını bir armağan olarak kabul et; armağanların büyük sorumluluklar getirdiğini unutmadan. 
   Bir yıldız gibi parlamaya mecbur olduğunu unutma..
  Yaşamak için sonsuz sayıda olasılık içinden sen seçildin; tam da bu yüzyılda, tam da bu yerde, tam da şu an... 
   Nefes al, bu armağanı kabul et. yaşadığın gezegene faydalı olmak üzere evril. 
  Veren elin, alan el olduğunu aklından çıkarma ve bereketin paylaşarak çoğalabileceğini.. 
   İyi bir insan olmak üzere kullan dengeyi..
   Bir zamanlar bebekken seni kollarına alan onların; böyle bir insan olmanı diledikleri gibi..
 Sadece korkuyla yaşayamazsın dengeyi sok hayatına; korkularının üzerine git, risk al, yeni yolları dene, gerekirse hiç yürünmemiş yolları ne olabilir ki; 
   Daha fazla anlam çıkart. 
  Fazlasını yap, 
  fazlasını gör ve fazlası ol.
  En büyükler, şartlarından memnun olmayan ve harekete geçenler arasından çıkmıştı. 
    Ama önce sahip olduklarını, şu anı ve kendini sevmek ve kutsamakla başla işe; Sonra istediklerinin ardından gitmek üzere göklere tırman; hiç bir şey olmasa bile onların görmedikleri manzaralar senin olacak, kabuğundan çıkmaya cesaret edebildiğin için...

26 Şubat 2021 Cuma

   Büyük, büyük yaşamları olan birçok insana denk geliyorsun haberlerde, gazete ya da dergilerde..
 Büyük imparatorluklarını kurarken, işten başka bir şey düşünmeyip ailelerini kaybeden... 
    Karısı tarafından terk edilen, büyüdüklerini göremedikleri  çocukları ile görüşmeye artık yüzleri olmayan..
   Aslında bu durumun büyük imparatorluklar kurmayla alakası da çok fazla değil galiba zira; hayatını ve önceliklerini planlayamayan ve yaşamlarının (ortak çalışması gereken) kulvarları arasındaki dengeyi, (hayatına dair en önemlileri gözeterek ama) listelerinin başına koyamamış herkesin başına gelebilecek normal bir olaydır maalesef bu..
   O halde biraz düşünürsek, önceliklerimiz listesine koyulacak en önemli iki şey (sanırım) önce sağlığın ve sonra da ailendir.  (Ve tam olarak da bu sıralamayla zira; Uçak düşerken önce kendine takarsın oksijen maskesini unutma. Sağlıklı isen yanındakileri hayatta tutman mümkün olur..)
  Sağlıklı bir halde  hedeflerine ulaşırken elbette, yalnız kalmamak için ailenin de yanında olması elzemdir. 
    Bu, harika bir ebeveyn olmaktan daha değerli çok az şey olduğu sonucuna ulaştırır galiba bizi.  Zira çocuk sahibi isen inanılmaz (trajik) bir hızla büyüdüklerini ve bu arada sadece izliyorsan (ve hatta en kötüsü izlemiyorsan ) çok şey kaçırdığın anlamına gelir..
   Dün, tombul yanaklarıyla konuşmaya çalışan Maya, bugün zamanını sonsuz çokluktaki  Pony'lerini eğitip onlarla sohbet ederek geçiriyor. Her gün (beni şaşırtan) ilginç şeyler öğreniyor ve benimle (kafamı karıştıran) sohbetler ediyor. Onun bu kadar hızlı büyüdüğünü görmek aslında biraz üzücü ama bu bir kural ve tüm sevdiklerinle sınırlı bir zaman için bir arada olduğumuzu özetliyor kısaca..
   Demek istediğim salonda yerleri kaplayan çirkin LOL ya da kusursuz görünümlü Barby yığınlarına bastığımda rahatsız oluyorum ama bir gün bu yığının sonsuza dek evi terk edeceğini de çoğu zaman unutuyorum..     
    İstesem de bunları tek tek kaldırıp oyuncak çekmecesine koyamayacağım günler aslında çok uzak değil. Ya da sırtım ağrıyor diye onun için at olmayı ret etmemem çok önemli ama hayatın hay huyu içinde unutuyorum işte; yirmi yıl sonra, en çok istediğim kızımın prensesler gibi sırtımda gezdiği bu günler olacak, eminim, biliyorum.. 
   Tüm yapabileceğim ona ve sevdiklerime kendimi adamayı sürdürmek galiba ve ona ayırdığım zaman konusunda olabildiğince cömert olabilmek . 
   Ona, onda görmek istediğim davranışlar konusunda mükemmel bir örnek olabilmek. Onun bir sanat eseriymişçesine özgün ve kıymetli olmasına yardım etmek ve bunu fark etmesini (her gün) sağlamak.
   Her gece onu sevdiğimi ve çok sevdiğimi söylemek.. 
    Tüm bunları, onun için yaptığımı; tüm kalbiyle gurur duyacağı biri olmak istediğimi ve ben buralardan göçtüğümde kendisine aşık olan ilk adamın babası olduğunu bilsin istiyorum..

   

23 Şubat 2021 Salı

YAZMAK SİHİRDİR,, DENE..

   Ajanda kullanmak veya günlük planlama amacıyla yanında yapılacaklar kağıdı taşımak derhal başlanılması gereken bir alışkanlıktır, inana bana.. 
   Zira bu şey seni,, sırtına fazladan yüklenecek birçok stres kaynağından kurtarır ve yazmış olmanın garip sihri, onları daha az korkutucu hale getirir..
  Diğer yandan (lafa gelince)  "temel değerler listemin en üstünde ailem var" diyorsan; bunu kuru kuruya söylemek hiç bir işe yaramaz emin ol. 
   Zira ailenle geçireceğin zamanı da bu günlük zaman programına yıldızlı başlıkla işleyip işlemediğindir önemli olan. 
   "Fiziksel sağlığım çok önemli" diyorsan, ispatı günlük programın içinde olmalıdır; haftanın şu kadar günü şu kadar  ve hatta şu saatte yapılacak şeklinde  yer alıp almaması bu şeye verdiğin önemin gerçek derecesini gösterir: Programında yazılı değilse, sen de o (sağlığına yeterince değer vermeyen)  erteleyici hayalperestlerdensin demektir, üzgünüm.. 
   Kişisel gelişim ve değerlerimizle yaşamanın bizin için önemli olduğunu (sadece) söylüyorsak;  programımızda buna dair bir iz,  bir fikir bulunması gerekir, yoksa hayalden öteye gidemeyiz, kendimizi boşuna kandırmayalım; kaybettiğimiz zaman da cabasıdır maalesef..
   Eğer günlük bir programın yoksa, en köklü değerlerinle uyumlu gerçek bir kişisel başarı ya da mutluluk olasılığı; sadece şansın insafına kalmış demektir. 
   Demek istediğim; eğer yaptıklarınla kişiliğin arasında bir boşluk varsa, bunu en iyi günlük programın gösterecektir. 
   Mutluluk ve kişisel gelişimine dair 
   günlük yükümlülüklerin ve 
   en köklü değerlerin arasında uçurum 
   ne kadar büyükse 
   hayatın o kadar az yolunda gider ve 
   sen o kadar çok kendinden başka herkesi suçlamaya devam edersin. 
   Ve elbet mutsuz hissedersin kendini. Neden mi? Özün ve sözün arasındaki uçurum sebebiyle, zira yaptıklarınla sözlerin arasında tutarsızlığın; sen değilse bile bilinçaltın farkındadır..
   O halde bugün (yoksa eğer) şık ve kullanışlı bir ajanda al kendine ve günlerini programlamaya, yazının sihrini deneyimlemeye başla..       Gerçekten neye değer veriyorsan önce, düşün ve neyin peşinden gitmen, neye zaman ayırman gerektiği konusunda programla onu, yaz.. 
   Etrafındaki herkes konuşur bunu görüyorsun, ama kolay olandır konuşmak. 
   Hayalindeki Sen ya da hayata ulaşabilmek ya da hali hazırda onu yaşamak için zamanını programlamalı ve temel değerlerini önceliklerini ona eklemelisin, zaman kaybetmeden artık.. 
   Sadece bu program kim olduğunu ve 
  nereye gittiğini söyleyebilir.. 
   

21 Şubat 2021 Pazar

BEN KİM MİYİM?

   Kısacası ışık saçmana yardımcı olmak için buradayım ve yıllardır bunları araştırıyor deniyor ve yazıyorum. 

   Bir çok insandan mail almakta onlarla dertleşmekteyim, dolayısıyla bu bile bazı kalplere dokunduğumu gösteriyor  ki böylece de kendimi önemli hissediyorum ne mutlu..

   Benim için önemli bir misyon bu, yazarak (ve öncelikle kendimi bir kişisel gelişim öğrencisi varsayarak) yadım etmeye çalışıyorum sana ve (öncelikle) kendime. Böylelikle misyonumu yerine getiriyor ve bu dünyadaki zamanımı boşa harcamamış oluyorum, kime ne. 

   Alışkanlıklarımdan bahsedebilirim o halde sana, kimin kaleminden seslendiğini sana, biraz daha iyi tanı ve ilişkimiz bir adım öteye taşınabilsin diye..

   Öncelikle iflah olmaz bir okurum ki yazmanın en temel şartı budur, zira bir süre sonra okuduklarınız taşar ve yazı kıvamında fırından çıkmak üzere sizi dürter durur. 

   Hafta sonu şekerlemelerini saymazsak neredeyse her gün sabah altıda kalkarım. 

  Olabildiğince vücuduma iyi baktığım için uyanır uyanmaz bir kaşık zencefil, karabiber ve zerdeçal karışımı (balla) götürüp, bir bardak su eşliğinde yutarım.

  Şampiyonların kahvaltısı için hazırımdır; müsli, yulaf, çia, kayısı, hurma ve süt kasesi, yirmi dakika sabah sporu ve on dakikalık meditasyon (ama kendi tarzımda, sonra yazarım) ardından mideye indirilir.

 Bunlar bitip de masama oturduğumda, günlük olarak yazdığım anı defterine  (bir günlük değil, yapmak istediklerim ve kişisel gelişimime dair hedef ve amaçlarımı içerir) yazmaya başlarım; küçük başarılarım, hedeflerim, kendimce hesaplaşmalarım, günlük hedeflerim, aldığım dersler, yeni fikirler.

   Ajandamı yazmak yapacaklarımı düzenlemek ardından gelen ve sabah rutinimin devamında olan şeydir. 

   Her gün en az elli sayfa okurum ki bu da o gün eklenir ajandama. Çıkarsam dışarı her gün bir gazete okurum ama haberleri seyretmem genellikle, zira şiddet ve yandaşların kandırmacası dışında bir şey bulunmayan kanallarla zihnimi kirletmek istemem. 

  Ajandama o hafta yapılacakları da eklerim ki bitmemiş işler kıvamında beynimi kemirmesinler. Bir kez yazılı hale geldiler mi daha az stres kaynağı olurlar. 

   Sırada bloğumu yazmak ve sonra gazete bloğumu düzenleyip yollamak gelir.. 

   Tüm bunları kendime ve sana faydalı olmak için araştırıyor ve yapıyorum emin ol. 

   Bir çok insan için küçücük de olsa bir etkim olabilirse misyonum ve değerlerim doğrultusunda bir gün geçirmiş olmanın mutluluğunu hissederim yüreğimde, zira hafife alınacak bir şey değildir bu; 

bir çok insan için, 

küçücük (ama zamanı artık gelmiş) 

bir fikrin 

hayatlarını değiştirmeye yettiğini

 bilirim..

    Hayatıma ışık veren ve seninle de paylaştığım bu şeyleri bugün uygulamanı ve üzerinde düşünmeni tavsiye ederim sana.

   Bugün yeni bir fikirle aydınlanan; 

  yeni hayatının ilk günü olabilir yani..

  Velhasıl bu fikri, neden ilk kez benden duymuş olmayasın.

   Zira yok farkımız 

   Ben 

   Sen'im...

  

18 Şubat 2021 Perşembe

UĞRUNA ÖLECEK BİR ŞEY BUL..

   Martin Luther King, "Uğruna ölecek bir şeyler keşfetmemişseniz, yaşamaya da uygun değilsinizdir.." der. Kral, her zaman ki sert üslubuyla aslında, bir amaca sahip olmaktan, yaşam sebebini (artık) bulma gereğinden bahseder. 
   Çocukluğunu hatırlıyorsun değil mi? Mükemmel hedeflere sahiptin önündeki sonsuz yaşama dair. Oysa sonsuz yaşamından sadece 30, 40 ya da elli yıl eksildi, yani sadece o kadarcık, lütfen büyütme; 
  ne değişti peki?
   O zamanlar süper kahraman, şair, ressam, astronot olup dünyayı değiştireceğinden bahsediyordun, hatırla. En yüksek dağın en tepesine çıkmak ve orada dev bir lolipop yemekti hedefin; hiçbir şey (ve asla) imkansız değildi.. 
   Yaşlandıkça ne değişti? Korku dolu insanlar ve en çok da hayallerinin gerçekleşeceğine içten içe inanan yakınların tarafında gülündü hayallerine ve vaz geçirildin. 
   Hayal kırıklığı, camdan kaleler gibi sarmaya başladı her yeri. Hayat seni incitmeye başladı ve dahi; aslında sen izin verdin tüm bu olanlara.
   Velhasıl büyük düşünme, daha yükseğe ulaşma, kişisel olarak evrilme ve olman gerekene ulaşabilme çabalarına sekte vuruldu.     Duyguların sakat bırakıldı ve sana göre iş göremez hale geldiler..
   Ama doğal olan bu değildi inan bana. 
   Olması gereken şu andan itibaren parıldamaya mecbur olduğundur. Buna kendi adımıza tüm kalbimle inanıyorum ki, seni en temel seviyede harekete geçirecek, güneşin doğumuyla harekete geçirecek, o amacı , esas hedefi, kaderini belirleyecek ve o son anda seni sonsuz  pişmanlıktan kurtaracak o sebebi bulmak için bu dünyadasın: Hayatını adayabileceğin, bu yolda hayatını tüketebileceğin ve onunla meşgulken ömrünü daha da uzatacak bir sebep..
   Elbet kötü günlerin oldu ve yine olacak. Ancak coşkulu ve yüksek enerjili olmayı seçebilir ve böyle bir rüzgarla doldurabilirsin rotana dönük yelkenlerini. 
   Yapman gereken en önemli şeyin ne olduğunu senden başkası bilmiyor. Gözlem ve ruhunu araştırarak ve belki bunu bir anı defteri ya da günce tutarak, kendini daha iyi tanıyarak ve gözlemleyerek yapabilirsin..
  Şu an hayatında olmayan tatmin hissi ve yaşadığın yoksunluktan kurtulabilmenin başka çaresi yok, üzgünüm.. 
  Onu ara ve bulabilirsen eğer bizimle de paylaş. 
   Bu satırları yazanınkinin ne olduğunu soruyorsan eğer; 
   sanırım uzun yıllar sonra bunu bulabildi. 
   Sana yardım edebilmek ve 
   kendi yolunu arıyorken sana ışık olmak. 
   Daha mutlu bir hayata dair...
  (#hapierwithçetintarı)

16 Şubat 2021 Salı

KENDİN GİBİ OL..

    Ne kadar büyük hayaller kuruyorsun? 
   Ve ne kadar hızlı harekete geçiyorsun (tabi sadece hayal olarak kalmıyorlarsa!)
   Oysa ki bu değilsin.. 
  Kişisel evrime inanan ve bu dünyaya bir amaç uğruna, başka bir yaşamda küçücükte olsa bir fark yaratmak uğruna gelen biri olarak, kendi kabuğun içinde kalmak üzere burada değilsin; sonsuzluk içinde bir noktadan ibaret bir ömür zamanına sahip olan sen...
   O halde sınırlarını zorla ve yaşını, geçmişini, imkanlarını kısacası dış dünyayı suçlamayı bırakarak artık, vasatlığa yakın ne varsa hayatında, tüm kalbinle ret et.. 
  Seni sıradanlığa bağlayan zincirleri kopart ve kalabalıktan ayrıl.. 
  O sürü ki eğer  takip etmeye devam edersen, ulaşabileceğin tek yer birden bire sonuna geldiğin ömrün olacak..
   İnadına yenilikçi ol, zira değişmeyen hiçbir şey yok, o halde neden akıntıya karşı yüzüp kaynağı aramayasın. Tutkularından varsın herkesin haberi olsun. İnsanlar sana farklı, garip ve hatta çılgın desinler isterlerse ne çıkar? Unutma başlangıçta tüm büyük yaşam sahiplerine gülmüşlerdi onlar. 
  Ama şu an saygı duyuyorlar, oku ve izle..
   Sen yerer ki unutma; şu yaşamda bir iz bırakan ve o son anda vedalaşırken bu boyuttan; sonuna kadar yaşadığına, yeterince hata yaptığına ve artık sonsuz uykuya hazır olduğuna emin olanlardan ol.. 
  Sevilen bir insan olma uğruna, sınırların içinde kalacağına, doğru olanı yapmaya odaklan. İnsanların, hedeflerine ulaşmalarına yardımcı ol. Onların en iyi yanlarını görmeye çalış, merhametli ol. Ama nazik olmayı zayıflıkla karıştırma..
   Büyük insanlar kendilerine atılan eleştiri taşlarından,
 görkemli anıtlar inşa edenlerdir, 
  unutma. 
   Onlardan ol..
   Bu sadece nasıl baktığına ve tutumuna bağlı.. 
  (Sen ne düşünüyorsun..)

14 Şubat 2021 Pazar

    Ortalama olarak ne kadar yaşayabileceğini internetten kolayca öğrenebilirsin. Buna göre en iyi ihtimalle ne kadar ömrün kaldığının farkında mısın? 
   Şu ana kadar hayatta en kesin olanın; beklenilmeyen şeylerin bolluğu olduğunu görmüş olmalısın. Ve eğer, arkanda bıraktığın zaman önünde uzanandan çok daha uzunsa; artık felsefi tarafının daha ağır basmaya başladığını da varsayabiliriz. Vaktini boşa geçirmek istemiyor olmalısın yani. Sevme, temas ettiğin insanları daha iyi noktalara getirebilme, hayallerine daha yakın olma, ya da eğlenceye daha çok vakit ayırma gerektiği konularında artık daha olumlu ve açık fikirlisin..
   Başka hayat hikayelerini okuduğunda özellikle, yapmak istediklerine dair daha somut bakış açılarına, bir yola sahip olabilirsin. Onlardan, hayattaki önemli şeyler hakkında ip uçları elde edebilirsin ve deneme yanılma yoluyla tecrübe etmeden istediğin oysa eğer, aynı yolu tecrübe ederek oraya ulaşmaya çalışabilirsin..
   Peki yaşadın ve yol aldın, son geldiğinde ne olacak? Hiçbir fikrin olmadan sorgulamadan mı terk etmiş olacaksın tüm bu mucizeyi. Kendine, seni derin düşünmeye sevk eden gerçekten önemli sorular sormamış olarak mı gideceksin dünyadan? Sıra dışı insanların ortak özelliklerinden biridir bu zira; 
    asla hazır olarak dogmatik tepside
   sunulanları sorgulamadan 
   kabul etmez onlar. 
  İyi sorular seni mükemmel cevaplar ve algıda sezgisel de olsa en gerçek olana götürür. Son gün ölüm döşeğinde yani, kanatlarıyla saf bir enerji karşına geçip şunları soracak belki de;
1. Zengin hayaller kurdun mu?
2. Dolu dolu yaşadın mı
3. Sevdin ve herhangi bir varlık tarafından sevilmeyi başardın mı?
4. Dünyada küçücük de olsa bir fark yaratıp onu daha iyi bir yer olarak bırakmayı başardın mı ve bir kalbe dokunabildin mi?
  Burada düşündüğün (ya da düşünmediğin ) kadar uzun süre kalamayacağımız ortada. Sen daha farkına varmadan her şey toz olup uçacak. Bu yüzden potansiyeline ulaşmak üzere dolu dolu yaşa, riske gir, hata yap, deneyimle, mutlu olduğun anların tadını çıkar ve mutlu olduğun o şeyleri daha çok yap. 
   Çok geç kaldığını mı düşünüyorsun? 
  Peki, şu uzak doğudan seslenen söze kulak ver o halde;
  "Ağaç dikmek için en iyi zaman, 
   yirmi yıl önceydi. 
   ama ikinci en en iyi zaman 
   bugündür..'' 

11 Şubat 2021 Perşembe

DAHA BÜYÜK BİR YAŞAM İÇİN, YAK TÜM GEMİLERİ..

   Büyük başarılar, genelde zor zamanlarda ortaya çıkar, bu yüzden zor zaman deyip küsmeyesin hayata hemen... 
  İnsan doğasının şöyle bir sırrı vardır aslında; Baskı, çoğumuzun performansını yükselten şeydir. Gerçek kimliğimiz kendini rahat olmayan bir duruma soktuğumuzda, güneşin doğuşu gibi yükselir o zamanlarda ve o incecik dalın üzerinde iken, gösterir kendini 'gerçek sana' ait gerçek zafer. 
   Demek istediğim, mücadele gerekiyorsa eğer sakın bırakma, hayat güllük gülistanlık değil; mücadelelerin çoğu zaman insanın gerçek benliğini mükemmel ortaya çıkaran şeylerdir. 
   Velhasıl rahat olduğun zamanlar değil seni daha üstün biri  haline getirecek olan. Seni daha uyuşuk yapan bu şey, güvenli alanda kalmak ve  yaşamı kıyıda geçirmek, hiçbir zaman seni olduğundan daha ileri taşıyacak evrime ait olamaz..
   Yeni kıtalar keşfettiklerinde gemilerini yakan kaşiflere dair pek çok hikaye duydun. Onlar daha ilerisini, daha büyük bir dünyayı, daha üstün biri olmayı tercih ettikleri için daima ileri bakan oldular. 
   Ya sen? Eğer gemilerinin yandığını ve bu yüzden başarısızlığın bir seçenek olmadığını şu andan itibaren bilseydin, ne kadar yükseğe ulaşırdın? Çok istediğin o hayata dair; ne kadarına cesaret gösterirdin ve neyi başarmayı isterdin; gençliğinde karar verip de sonra unutup ya da cesaret edemediğin için mazide kalan.. 
   Ne kadar sıkı çalışırdın, hayallerinin izlemek için ve artık yaşını, seni bağladığını sandığın tüm bahanelerini de sırt çantana koyup  ne kadar ileri gidebilirdin?
   Kömürle elmas arasında ki temel fark değeri yüksek olanın çok yüksek basınç altında oluşmasıdır. 
  Dikkate değer ve boşa gitmemiş, gerçek sana evrildiğin bir yaşam istiyorsan eğer (ne kadar zamanın kaldığını umursamadan bir kahraman gibi)  baskıdan, çalışmaktan ve risk almaktan; yani daha ileri girmekten korkmayacaksın.   
   Daha büyük bir yaşam için, 
  zamanı geldiyse eğer 
   gemileri yakmaktan da artık, 
   asla geri durmayacaksın..
  (ne düşünüyorsun? benimle konuş?)