17 Ekim 2013 Perşembe

BİLİNMEYEN NO: 89

DİLEĞİN, ONU BEKLEDİĞİNİ UNUTTUĞUNDA GERÇEKLEŞİR.. 

BU HAYATIN; 'SEN BAKARKEN SOYUNAMIYORUM' DEME ŞEKLİDİR..


(NEYİ DİLEDİĞİNE DİKKAT ETMELİSİN,,
İSTİYORSAN GERÇEKLEŞEBİLİYOR..)
    Şu an önümde bembeyaz bir A4 kağıt var ve günlerdir planlayıp her nedense bir türlü tecrübe etme fırsatı bulamadığım bir deneyimi bu yazı biter bitmez bu kez kağıda geçireceğim..
   Sonrası mı? Kim bilir,, hani piyangocu der ya oynamazsan kazanma ihtimalin tam olarak sıfır iken oynadığında en azından umudun ve bir ihtimalin vardır,, işte öyle bir şey.. 
  Kendim deneyip sonuçlarını görecek ve zaman içinde (inşallah) size de duyuracağım ;)
   Bir tek beyaz kağıt belki de hayatımı değiştirecek.. 
   Kulağa saçma geliyor belki ama isterseniz önce bu durumun (?)  zaman içinde farklı bilimsel alanlarda karşılaştığım destekleyici olabilecek bilimsel temeline inelim önce..
   Ne oluyor  sabah sabah diyen arkadaşlara, ne olduğunu anlatmadan önce sayfamda sık tekrarladığım şu açıklamayı bir kez daha yinelemek istiyorum: sayfamda en azından ucundan kıyısından da olsa bilimsel temelli olmayan hiç bir durum ya da yazıya (eğlence amaçlıysa hariç) yer vermiyorum,, aksi sizi (ve kendim için yazdığıma göre; kendimi) kandırmak olur..
(SADECE DİLE BUGÜN VE BEKLE..)
   İşte bu yıllar içinde pek çok kez karşıma çıkan ve sanki anlatıcılarının (çok ekmek yediler bundan) gaipten dileklerinin onlara açıklanamaz bir kaynaktan geri dönmesi şeklindeki bana (başlarda) saçma gelen bu popüler (yasa deniyor) durumun spiritüel ismi: 
  Çekim Yasası.. 
   Sakın kimse bana şunu iste evren (WTF?) sana sinyaller ile (sinyal mi?) bunu sana geri yollasın gibi temelsiz (ve aslında kendilerine de saçma gelen) bir açıklama ile gelmesin,, zira ben bir fizikçiyim ve (olabildiğince) doğadaki temel kuvvetler ve evrensel sınırlılıklar ile ilgili birikimim var..
   Amaa...
   Buradaki ama çekim yasası denilen şeyin aslında gerçekten de var olabileceğine dair (son zamanlarda) bazı okumalar yapmış ve iyi kötü buna ikna olmuş (gibi) olmam ile ilgilidir..
(BİLİNÇ ALTIN, ÇEKİM YASASI DEDİKLERİ ŞEYİN
EVRENİDİR ASLINDA..)
   Aslında çekim yasası (benim yorumum bu) beynin, daha doğrusu sırlarına insan oğlunun belki de asla vakıf olamayacağı dipsiz kuyu; Bilinç Altı ile ilgilidir..
   Yakın zamanda, (Bilinmeyen no:50) sonrasında Harward'da psikolog, araştırmacı ve ünlü bir yazar olan Martha Beck'in hikayesini ve bilinç altının garip mekanizması ile ilgili bilimsel tezlerini anlatmıştım (da fazla sallamamıştınız,, neeyse..). 
  Aynı çalışmaların temel nüansları aynı kalmak koşulu ile başka bilim insanlarınca da kullanıldığına başka kaynaklarda rastlamam bu yazıyı yazmanın (ve dileğimi dilemenin) tam zamanı olduğunu hissettirdi.. Size de (umarım) esin verecek olan yazımıza, (bu gün biraz uzun gibi olacak  ama) dileklerinizin gerçekleşmesini istiyor ve benim gibi kolay ikna olamıyorsanız, biraz zaman ayırmanız önünüzde yeni kapılar açabilir..(Benden söylemesi,, sonuçta benim kağıt hazır ve karşımda;)
(İSTİYORSAN EĞER, ADIM ATMALISIN..)
   Önce Harward'lı psikoloğumuzun kendi kitabında anlatılan ilginç hikayesi;
   ...
   Marta'nın henüz 13 yaşında olduğu o (geleceğini değiştiren) gün,  evlerinin balkonunda ödev yapmakta ve ailesi de bu sırada televizyon izlemektedir..    Ekranda kapalı bir spor salonunda koşmakta olan bir öğrenci belirir.. Martha, onu çağırırcasına ekranda beliren görüntüye bakar ve yüksek bir sesle: ''işte ben bu okula gideceğim der..''
   Utah'ın küçük bir kasabasında yaşayan bu fakir kızın o an için, 'Harward'a gideceğim' şeklindeki cümlesi ve televizyondaki tanıtımı heyecanla izlemeye devam etmesi, ailesini hüzünle gülümsetmekten başka bir işe yaramaz..
   Fakat Martha içinden gelen bu sesin 
( REALİST OLMAK,, AMA HER ZAMAN DEĞİL..)
(daha sonraki bilimsel çalışmaları : içinden gelen bu ses üzerine olacaktır) farklı olduğunu hisseder..
  Bu ses sanki farklı bir kaynaktan gelmiş ve ona gelecekte neler olacağını söylemiştir..
     Aradan 20 yıl geçince Martha iki Harward diploması sahibi ünlü bir yazar, psikolog ve araştırmacıdır..
Martha'nın kitabına giren araştırmalarının asıl konusu şuydu: 
  'İnsanların başlarına gelebilecek şeyleri hissedebilmek gibi 
gizli kalmış bir özellikleri vardı 
ve bu durum deneylerle ispatlanabilir..'
  Öncelikle bu fikrin sınanması için Harward'da bazı deneyler düzenledi. Bu deneylerden birinde deneklere üzeri kapalı (bazılarında güzel, bazılarında ise korkunç görüntüler olan)  resimler veriliyor ve bunların hangi grupta oldukları katılımcılarca  tahmin edilmeye çalışılıyordu..
(İMKANSIZ MI,, FARK ETMEZ, İSTE..)
 Deney sonuçları bir süre sonra istisna sayılamayacak bir yönde kayma gösterdi.
  Deneklerin çoğu kötü resimleri açmadan önce (birkaç saniye) bunu hissediyor ve buna bağlı olarak kan basınçları ve tansiyonları artıyordu..
   Martha küçük bir çocukken de yaşadığı 
her insanda bulunan bu özelliği keşfedebilmek için 
farklı pek çok deneye girişti 
ve sonuçta kitabında yayınladığı bu çok önemli sonuçlara ulaştı:
   Öncelikle bu nadir anlardaki 
malum olma durumu (diyeyim ben) 
yazarın kitabında
GIA olarak adlandırıldı.. 
  GIA'lar normal düşüncelere benzeseler de 
aradaki fark 
oldukça belirgindir aslında..
 Diğer yandan yazara göre, organik olarak bizim 
(üst beynimizin) bunları (geleceğimiz) 
havadan kapma yeteneği yoktur, 
(HAYAT BAZEN İSTEDİĞİNDEN ÇOK FAZLASINI VERİR:)
onlar gelip sizi bulurlar 
ve bu bilimin henüz açıklayamadığı mekanizmalara sahiptir..
  Ama bu mucizevi durumları çağırmada başarılı olunabilen durumlarda vardır ki, yazarımız bunlardan birkaçını kendi geleceğinizi tahmin edebilmeniz için kitabında anlatmıştır.. 
   Buraya dikkat; geleceğini öğrenmek istiyor musun: işte çekim yasası denilen mekanizma böyle işler! Çekim yasası bilinç altınızın bir tür programlanmasıdır kısaca:
   GELECEĞİNİZİN (DİLEKLERİNİZİN) BİR ANLIĞINA HAYALİNİZDE BELİRMESİ ..
  1.YÖNTEM:
(FARKLI BAKANLARDANIZ BİZ..)
   Önce elinize boş bir kağıt ve bir kalem alın. 
Kalemi kullandığınız (dominant) elinize alarak 
cevabını öğrenmek istediğiniz tüm soruları (aslında gizli dileklerini)
 kağıda yazınız.. 
(sağ elini kullanıyorsan sağ elinle.. Buna son zamanlarda okuduğum başka psikoloji kaynaklarında da rastladım..)
   Sorularınız ilk etapta şunlar olabilir; Neler hissediyorsun? 
Neye ihtiyacın var? Hayattan ne istiyorsun? 
ve benzer soruları yazdıktan sonra ikinci aşamaya geçiyorsunuz, 
yani cevapları yazmak (beyni dileklerine programlamak..)
   Yalnız buradaki püf nokta 
(VE DİLEDİKTEN SONRA ZAMAN VER..)
cevapları diğer (kullanmadığınız) eliniz yazmaktır.. 
Sağlak iseniz sol elinize kalemi alarak 
kargacık burgacık ta olsa 
cevapları yazmaya çalışıyorsunuz..
   İşleyen bilinç altı süreçlere göre ;  
'beyniniz o an da kullanmadığınız elinizle yazma işine (ve zorluğuna) 
o kadar yoğunlaşacak ki
yazdığınız şeyler zihnin en ulaşılmadık 
(gizemleri çözülememiş) 
yerlerinden gelecektir..
(DAHA GÜZEL BİR HAYAT MI?)
  Bugüne kadar kendinize bile itiraf edemediğiniz
 (ama onları ne kadar isteseniz  de belki de olamazlar diye,
 ya da başka herhangi bir sebepten bilinç altına ittiğiniz,
 ama yine de gerçekleşmek için gün sayan 
dilekleriniz..) 
arzularınız ve geleceğe dair önsezileriniz 
kargacık burgacık yazılarınız arasında 
çamura bulanmış altın madeni gibi parlamaya başlayacaktır..
  İşte bu adım atamadığınız ve ömrünüz boyunca biriktirdiğiniz ve hatta (kendinizi özgür irade sahibi mi sanıyorsunuz, Freud'un bilinç altı mekanizmalarını okuyun..)sizi asıl yönlendiren zengin (ve belki diğer tüm zihinlerle bir şekilde bağlı=kuantum fiziğine göre) 
bilinç ötenizin gelecek için oluşturduğu yol planının görünen adımlarıdır..
 2. YÖNTEM:
  Sakin ve sessiz bir koltuğa yerleşin ve gözlerinizi kapayın. 
Bundan tam beş ya da on yıl sonrasını
(hangi zamanı merak etmekteysen: 
(ÖNCE NE İSTEDİĞİNE KARAR VERMELİSİN..)
burada geleceği görmek veya geleceği oluşturmak gibi
 iç içe ama ayrı iki kavram var aslında ve ikisi de aynı kapıya çıkıyor, 
o yüzden gelecek görülemeez:/ gibi bir laf etmeden önce 
mantığı iyi görmeye çalışın..)
   Seçtiğiniz yılda kaç yaşındasın, evli misin, nasıl biri, çocukların? kaç taneler, isimlerini görmeye çalış. Nasıl bir evde oturuyor ve ne iş yapıyorsun? Annen ,baban sağlar mı?
  Hatta gittiğin o zaman diliminde yanında kimler var şu an? ne yapıyorsunuz?   Bu çalışmadaki püf nokta ise roman yazmakta olmadığınızdır.. Yani hayal gücünüzü zorlayarak yapmayacaksınız bunları, zaman verecek ve kendi kendilerine size gelmelerini bekleyeceksiniz.
  Yani siz geleceğinizi kurgulamaya çalışmayacaksınız 
(bunu bilinç altı yapar) sadece film izler gibi o zamanda dolaşacak
 ve GIA'ların sizi ziyaret edeceği anı bekleyeceksiniz..
  Yazara göre bu ilk denemede olamayabilir 
(VE GERÇEKLEŞTİĞİNDE..)
ama bilinç altınızı bu şekilde kurcaladıktan sonra 
mutlaka bir yerlerde 
(diş fırçalarken, metroda..) yüzeye çıkacaklardır.. 
(çok ilham verici bence..)
  
  3. YÖNTEM:
   İşte benim bu gün yapacağım çalışma esas olarak bu 3. yöntem olacak,, iki gün önce okuduğum N. Gültunca Tulga'ın Oprah Winfrey ile görüşme isteğini kağıtta görselleştirme işi (sonrasını dediğim gibi bilinç altı hallediyor; çekim yasası değil, bu yüzden benim için mantıklı) ve sonrasında alakasız bir zamanda (hem de şovunda) onunla görüşmesi, artık bu yöntemi denememin zamanının geldiğini fısıldadı bana..
 
(DOLAYISIYLA HAYAT O KADAR DA CİDDİYE
ALINMAMALI BELKİ DE..)
 Daha önce buna benzer pek çok hikaye okumuştum şüphesiz ama anlattığım bu görüşme olayı ve yukarıdaki Harward patentli bilimsel çalışmalar (ve şüphesiz artık ruhsal olarak buna hazır oluşum) bu sabah bu yazmama ve kağıdımda dileklerimi görselleştirmeye itti beni ki; sizlerden de kafasına az çok yatan ve dilekleri olanlar varsa (kimin yok ki) denemenin kimseye bir zararı olmaz.. Hoca'nın deyişidir; Ya tutarsa;)
   Şimdi 3. yöntem;
Arzularınızı ve gerçekleşmesini istediğiniz şeyleri 
kağıda yazarak 
(ben dergilerden görseller yapıştıracağım)
bunları görselleştirmek 
dileklerinizin maddi birer varlık 
haline gelmelerini sağlamaktır..
   Burada püf nokta olabildiğince detaylı yazmaktır..
(VE HER GÜN MUCİZELER GERÇEKLEŞİR
 GÖZLERİNİN ÖNÜNDE,, AMA GÖREMEZSİN..)
 
Yazma eylemini 
beyin emir olarak algılayacak 
ve çevrenizde 
amacınıza ulaşabilmeniz için 
gereken mekanizmaları kollayarak 
sizi detaylara yönlendirmeye başlayacaktır.. 
(ama bunu hiç bilemediniz zira bilinç altı böyle çalışır..)
   Bilinç altınız 
yaşadığınız dünyada 
sizi amacınıza ulaştırmak için 
çevredeki fırsatları 
bir olta gibi avlamaya başlayacak 
ve sizi ona yönlendirecektir... (Harika ve eğlenceli.)
(BİZ AYNI SÜRÜYE AİT OLMAYI
 RET EDEN; SORGULAYANLARDANIZ.)
   Velhasılı sevgili arkadaşlar (kendi okumalarımdan) bir kaç ekleme yapacak olursam; dileklerinizi yazdıktan sonra mümkün mertebe insanlarla paylaşmamanızı ve durumu artık huzurla oluruna bırakmanızı tavsiye ederim..
   Beyin,, ruhunuzdan gelen uhrevi istekle kağıda döktüğünüz mutluluk fırsatlarını kendi huzuru için yapmak üzere çevredeki mekanizmaları (siz çoğu zaman farkında olmadan belki) değerlendirmeye başlayacak  ve kağıdınıza her baktığınızda, tekrar tekrar hatırlayarak onlara ulaşmanızı sağlayıcı küçük adımlar attıracaktır size..
   Sonrası mı? 
Bilemem,, ama bu kez deneyimleyip göreceğim.. 
Muhtemelen beş dakikamı almayacak bu eğlence belki de hayallerime açılacak kapıyı aralayacak.. Ama emin olunuz sizi bundan da (umarım olumlu yönde) haberdar edeceğim..
    

  Ömrünüzün kalan kısmının ilk gününde, onu istediğiniz gibi planlayabileceğiniz ve hepsinin yakın zamanda size gülümseyeceği (ve bana dua edeceğiniz:) günleri görmeniz dileğiyle..
                                                                           (Çetin TARI)




GÜNÜN VİDEOSU:

(Ne dilediğinize dikkat edin! Harika bir kısa film)

GÜNÜN KARİKATÜRÜ:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder