31 Ağustos 2017 Perşembe

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

İyi bayramların olacak
çocukken geçirdiklerin
en güzelleri
olarak hatırlanan...
Fotoğraf

Otomatik alternatif metin yok.

30 Ağustos 2017 Çarşamba

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Öleceğiz...
bir mumya derisi gibi çirkin kılıflarımızı
arkamızda bırakarak;
çırılçıplak, cansız
ardımızda yaşam...
Fotoğraf
Nasıl yaşamalısın peki?"
Nietzche'nin ellerinde,
yaşamları daracık insanlara
bir meydan okumadır bu soru;
"Nasıl yaşanmalı?"
diye soran kadim tarihten miras...
Kendi önüne değerli amaçlar
koyamayan mutsuz ve zayıf bir varlıksın oysa sen, 
Değersiz eylemleriyle 
sürekli yakınan...
Fotoğraf
Üstelik
Kendini asla erişemeyeceğin aşkın
Tanrılarla cezalandırıyorsun ve
bunların biricik işlevi de 
bu cezalandırmayı pekiştirmek oluyor.
Kendini yaratabileceğin şeylerle değil
yaratmaktan sakınabileceğin şeylerle tanımlıyorsun;
Fotoğraf
Sen, kendi kendinin inkarısın; 
yanıtsız bırakılan değil
sorulmamış olanı da sormaya da yetkin.
Fakat sorulmamışı sormaya yeltendiğinde
ya derhal susturulacak
ya da zaten oraya ait olmadığın
toplumun kıyılarına sürüleceksin
sadece elma yedikleri için
 kovulanların cezasını çekmek gibi saçma...
Fotoğraf
o halde
en büyük ve
ilk sorusunu soracaksın bugün, yarın,
ya da ne kadar gerekiyorsa;
''kimsin sen?''

29 Ağustos 2017 Salı

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

 Herhangi bir
'ben' olmadığı
fikriyle uyanacaksın yine
bir bahar sabahı ve
fark edeceksin; 
'bir ben yok ve hatta olmayan bu ben
kendinden dahi yoksun'
derecede yalnız...
Fotoğraf
Bir davetiye yazacaksın sonra,
bir zaman yolcusu için ama...
Heyecanla çıkaracaksın
yaldızlı eski kağıtlarını ve
yapıştırıp süsleyip
bir başlık yazacaksın
en şık el yazısıyla;
''Eğer Varsam Lütfen Beni Ziyaret Ediniz...''
Fotoğraf
Bir zaman yolcusu için olacak davetiye ve
telefonundan akıl edip,
bulunduğun yerin enlem boylam
ne gerekiyorsa ekleyeceksin
adres kısmına ki
bulabilsin seni değişen dünyasında... 
Fotoğraf
Zira
yeterince dayanıklı olursa
davetiyen ve
zaman yolculuğu bulunursa  bir gün 
Einstein'in 'mümkün!' dediği
ve şansına ulaşabilirse davetiyen
bu insanlardan anlayışlı birine sağ salim,
gelip
seni ziyaret etsin diye... 
Fotoğraf
En sağlamı
ve uzun yıllar dayanacak olmasından elbet 
Joyce 'un Ulysses'i içine yerleştiriyorsun 
onu tam olarak beklediğin günü ve
davetiyeni yazdıktan bir saat sonra,
hava kararırken gelebilmesi için
akşam yemeğine...
Fotoğraf
Sonra telaşla,
ağırlamak için en iyi şekilde onu,
birer kadeh de gül şarabı dolduruyorsun, 
 gözün saatte...
Halının üzerinden
bir martı gölgesi geçiyor sessiz ve
suskunluğun en derin kuyularından
bir güvercin iç çekiyor
zamansız bir yağmur
kokusuyla dolarken odana... 
Fotoğraf
Heyecan içindeki küçük ev
teselli vermeye çalışırken sana
seninle birlikte atıyor 'sakin ol' diyen nabzı usulca.
Ve yağmur
camından aşağıya
erimiş gümüş tanecikleri gibi akarken
nihayet kapın çalıyor tam üç kere...
Tıpkı senin çaldığın gibi,
bir uzun iki kısa...

28 Ağustos 2017 Pazartesi

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Onunlayken
sözün,
düşüncelerinin uzak
ve zayıf bir aksi olmasıdır
aşk,
her ne kadar olmasa da söze gerek; 
Zira bir gülümser
ve bulutlar dağılır
tüm dünyada... 
Fotoğraf
Aksini iddia etseler de,
uçtuğunu sanmak,
ama aslında 
uçuruma yuvarlanıyor olmaktır
aşk... 
Mantıksızdır ayrıca
ve bir deliğe düşer gibi
içine düşülen; 
ama bitmez elbet 
orada sıkışıp, şaşkın 
kala kalmaktır
aşk... 
Fotoğraf
sıkıştığın bu şeyin içinde
yaşanır
sanırsın
ama aslında
tam olarak,
bile isteye
orada ölmektir aşk... 
Velhasıl kendine sapladığın
bir bıçaktır
aşk
ve ona
seni mahvetme yetkisi verip
bir şey olmayacağını, 
bunu kullanmayacağını ummak
safça...
Fotoğraf
Ya da
daha iyisi,
gece karanlığında
kendini deniz üzerinde
serbest bırakmaktır
aşk,
kolların ve bacaklarınla dalgalanan bir huzur, 
Lal rengi yakamozlar saçan
bir mehtap,
bulunduğu kıyılara tuz taşıyan
nemli bir meltem... 
Fotoğraf
Deniz üzerinde hareketsiz,
ağırlıksız ve
uzaydaymış gibi
kendi ağırlığından
kendi varlığından
kurtulmaktır
aşk.
Deniz üzerine kendini bırakmak
ve huzurla
süzülmektir aşk;
ama maalesef
denizin karanlıklarına dönük ve 
yüz üstü olmak...

27 Ağustos 2017 Pazar

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Gökyüzü
o gün,
mavi üzerinde
bembeyaz bir leke gibi duran
bulutlarla kaplanacak.
Çok güzel olacaklar
ama içlerinde
tek bir damla yağmur bulunmayacak,
''tıpkı kalbi gibi...'' 
Fotoğraf
Musluğundan
damla damla beklerken
dolmasını bardağının,
hayat dediğin şeyin
'kendisi'
olduğunu fark edeceksin,
küçücük parçacıkların
sabır ve geçici bir rastlantı sonucu
bir araya getirdiği... 
Fotoğraf
Tüm bu görünmez ve küçük şeylerin
karşılıklı raksı,
itişmesi ve aşkı
'hayatım'
dediğin şeyi oluşturmakta?
velhasıl  
bir süre daha devam edeceğini
ve sonra bilinmez ve
belki yorgunluk denilen evrimsel bir kural sebebiyle
sen denilen
etkileşimlerin duracağını bileceksin... 
Fotoğraf
Ve rastlantısal bu sonsuz şey
rastlantı sonucu bir araya gelmiş
 parçacıkları
çözecek ve artık
tüm sorular ve tüm sorunlar bir son bulacak... 
Fotoğraf
Bütünde tesadüfen mayalanmış
ve varlığının farkındaki bu şey 
kopacak bile isteye ve  
en acısı da bilinçsiz bir rastlantı olmayacak
bu kez dünyaya gelişin gibi,
bir kara delik gibi
göstere göstere çekecek içine
tüm soruları
tüm hiçliği
tüm olasılıkları
yaşanmasa da hiçlikte yeşermiş aşkları 
başka bir mekan ve başka bir zamana...

26 Ağustos 2017 Cumartesi

PAZARLARI DÜKAN KAPALI...

Fotoğraf


DAMDAN DÜŞENLE SOHBETLER'DEN..
Otomatik alternatif metin yok.

TÜMM KİTAP SİTELERİNDE Kİ AMAZONDA BİLE...

Görüntünün olası içeriği: yazı




25 Ağustos 2017 Cuma

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Tanıdık bir rüzgar esecek
 kuzeyden ve
daha önce karşılaştığın... 
Mevsim ilkbahar  olacak
deli renklerin kaynaştığı
ve sen yine de
yatağına dönmek,
uzanmak isteyeceksin; 
hareketsiz,
hiç kıpırdamadan,
hiç düşünmeden
sadece o ve sen... 
Fotoğraf
Ta ki
belleğinin sınırlarını aşan
ve özlenene dair tüm anılar 
saten gibi kaygan,
karanlık bir uykuyu
üzerine örtene kadar... 
Fotoğraf
Uyanacaksın elbet sonra
hep olduğu gibi ama
her dününde
her şeyin
daha güzel olduğunu fark edeceksin
eski bir lanet misali... 
Fotoğraf
Ağaçlarda müzik,
saçlarında rüzgar
ve uzanan ellerinde eriyen güneş
hep dün
ve hep daha önceki gün
daha güzel olacak
anıların 
altın sarısı çerçeveleri içinde... 
Fotoğraf
sadece o gün farklı olacak;
sadece
ölümün
bir gün öncesi...

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Çok uzaklarda,
bir kır yerine komşu belki,
gökyüzünün bir uçtan diğer uca
'yıldızların toz zerreleri gibi serpildiği bir gece'
soğuk,
ince bir yağmur yağacak
ağaçlar ve
mezarın üzerine ...
Fotoğraf
Sıkışan ruhun,
serçe yüreği kadar geniş
bir kulübe içinde olacak ve 
görmeye geldiklerinde seni,
çürümüş yüzlerinden
yağmurlar kayıp akacak
yere ulaşamadan peri tozları gibi dağılan... 
Fotoğraf
Sana bakacaklar
pencere buğusunun ardında ve 
ter gibi salgıladıkları
yapışkan
ve sapsarı bir soğuk
ağır ağır
yoğunlaşacak odada...
Fotoğraf
En azından
yüzlerinin olmasını dileyeceksin
başın ellerin arasında.
Şekilsiz ve uçucu varlıkları
içeri akacak
zamanın ters yönünde.
Ayakta,
sessiz ve karanlık
seni izleyecekler olmayan gözleriyle haykırırken... 
''Hatırla!''
 Fotoğraf
Hafif
duman rengi bir sis
hayat ve mezarın üzerinden süzülecek usulca...
Yağmurlar yağacak
uzak bir kır yerinde
serçe yüreği kadar geniş mavi bir kulübeye...
Fotoğraf
Ve
serçeler
gri bir duman gibi uçuşacaklar
yıldızların toz zerreleri gibi dağıldığı gecede...
Hangisi yağmur,
hangisi serçe
ayırt edemeyeceksin....

24 Ağustos 2017 Perşembe

DİNLE KÜÇÜK KIZ...
Umutsuzlukla cesaretin birleştiği
o maddesiz noktada
donanımlı, 
kültürlü ama mutsuz,
ay yüzlü bir çocuk;
Mehmet Pişkin...
Fotoğraf
Az sonra
hayatı  sana tekrar sorgulatmak
zorunda bırakacak görüntüler
yani bir intihar mektubu izleyeceksin...
Fotoğraf
Bir intihar;
kendi iradesiyle ölümü seçmek yani,,
Yaşamının kendine ait olduğu
ve bu yüzden son verebilme yetkisini 
sonuna kadar kullanmak...
   sebebi?
   geçmişi?
   vazgeçme ihtimali?
Fotoğraf
   Söylenecek söz yok sadece Orhan Veli: 
''Kimse duymadan ölmeliyim
ağzımın kenarında
bir parça kan bulunmalı
beni tanımayanlar
mutlak birini seviyordu demeliler
tanıyanlarsa 'zavallı' demeli
çok sefalet çekti
fakat hakiki sebep
bunlardan hiçbiri olmamalı...
*Mehmet Pişkin'in anısına; Mutlu uyu çocuk...



23 Ağustos 2017 Çarşamba

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Umutsuzlukla cesaretin birleştiği
o maddesiz noktada
donanımlı, 
kültürlü ama mutsuz,
ay yüzlü bir çocuk;
Mehmet Pişkin...
Fotoğraf
Az sonra
hayatı  sana tekrar sorgulatmak
zorunda bırakacak görüntüler
yani bir intihar mektubu izleyeceksin...
Fotoğraf
Bir intihar;
kendi iradesiyle ölümü seçmek yani,,
Yaşamının kendine ait olduğu
ve bu yüzden son verebilme yetkisini 
sonuna kadar kullanmak...
   sebebi?
   geçmişi?
   vazgeçme ihtimali?
Fotoğraf
   Söylenecek söz yok sadece Orhan Veli: 
''Kimse duymadan ölmeliyim
ağzımın kenarında
bir parça kan bulunmalı
beni tanımayanlar
mutlak birini seviyordu demeliler
tanıyanlarsa 'zavallı' demeli
çok sefalet çekti
fakat hakiki sebep
bunlardan hiçbiri olmamalı...
*Mehmet Pişkin'in anısına; Mutlu uyu çocuk...



18 Ağustos 2017 Cuma

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Davranışlarının
başkalarına delice gelebileceği
endişesine artık,
aldırmayacaksın...
Fotoğraf
Tek başınayken örneğin
yüksek sesle
kendi kendine konuşacaksın
ne anlama geldiğini bilmeden.
Zira
bunun
meleklerle konuşmak için
en iyi yol olduğunu fark
edeceksin elbet bir gün...
Fotoğraf
Bu yüzden
şansını deneyeceksin
duyurabilmek için kendini... 
Başta
söyleyecek şeyin yokmuş gibi gelecek, 
anlamsız gevezelikler sayacaksın bunları ve 
aklına yatmayan şeyler duyacaksın
muhtemelen kendinden... 
Fotoğraf
Ama bir gün değişecek sesin,
duyulabilen,
duyulmuş kadim sesler gibi.
Ve artık ilahi bir güç
sözcüklerine aracılık edecek
ve sen de ona...
Onlarsa deli diyecekler sana
bir peygamber kadar, 
onların olamayacağı kadar deli...

17 Ağustos 2017 Perşembe

DİNLE KÜÇÜK KIZ...

Ve sadece bir şiir okuyacağım
bir gün sana
ama her zihnin alacağı şiirler olmayacak bunlar
sadece sorgulayan bir akıl
düşünüp yazabilecek bu şiirleri;
örneğin Cesar Mendoza'nın
Acı çekene Saygı 
şiirini...
Fotoğraf
...
Tanrı’yla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin
Cehenneme gideceği konusunda...
Kainatın yaratılışına,
Katılmaktan bıktığında ruhum
İntihar edeceğim bende
Denenmemiş bir yolla...
Fotoğraf
Nerdeyse bütün akıllı kalpler
İntihar edip
siktir çekmiş yeryüzüne
Ben ateist değilim,
babasıymış gibi
Tanrı’ya küsen bir çocuğum,
Eğer Tanrı intihar edenleri ve Nietche’yi
Cehenneme gönderirse
Cehennemde yanmayı tercih ederim bende
Tanrı dürüstlüğü sever...
Fotoğraf
Tanrı’nın hayal gücünü beğenmiyorum...
Ben Tanrı olsam
Peygamberler göndermez
Direk konuşurdum insanlarla.
Ben Tanrı olsam
Hitler’i iyi kalpli bir Yahudi olmakla cezalandırırdım.
Yahut yetenekli bir yazar yapardım onu
İçindeki kötülüğü insanlara değil
Tuvallere boşaltırdı...
Fotoğraf
Ben Tanrı olsam
Devletler yok olur
Gül kokulu bireyler var olurdu sadece.
Atlar çılgın zamanlar koşardı.
Ben Tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım.
Dünya bir şiirin,
Yaratılım sürecine dönüşürdü böylece
Ben Tanrı olsam intihar ederdim
insanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için...