29 Ekim 2013 Salı

BİLİNMEYEN NO: 100

UZAK DİYARLARDAN EVLATLARINI HARBE GÖNDEREN ANALAR,, GÖZYAŞLARINIZI DİNDİRİNİZ,, EVLATLARINIZ BAĞRIMIZDADIR...


(KADIN VE ERKEĞİN EŞİT ŞARTLARDA
YAŞADIĞI BİR DÜNYA..)
   Atatürk'ün Cumhuriyet'in o (ilk) karışık yıllarında döneminin pek çok problemine karşı çağdaş bir bakış açısı ile kurduğu yeni dünya, önündeki kısa zaman, savaş şartları , kısıtlı ekonomik durum ve çalkantılı sosyal mozaik söz konusu olduğunda bir mucize gibi görünmektedir..
   Konuyu fazla uzatmadan odaklanmak istediğim şudur ki Atatürk ile ilgili beni en çok etkileyen iki durum bugünün yazısının konusu olacaktır ki bunlardan ilki Anıtkabire ilk ziyaretimde gördüğüm, ona ait kitapların nasılda altları çizilmiş, kenarına notlar alınmış şekilde ayrıntılı okunmuş olması ve aynı mekanda bulunan çalışmama masasının uhrevi havasıdır..
  Oradaki kitaplar gerçek bir okuyucunun (süs niyetine kitaplık bulunduranlardan değil) kitaplığında her satırına (onca karışık ülkesel durum içerisinde) derinlemesine incelenmiş ve kenarlarında okuyucusunun kıymetli notları ile zenginleştirilmiş hazineler gibidir..
(OKUYAN İNSANLAR VE OKUMA ANININ HUZURU)
   Okumayla işi olmayanlara bir şey ifade etmeyen yukarıdaki paragraf (İlk karşılaşma anında) benim için olağan üstü bir manzara idi.. Dolayısıyla ardından gelen yıllarda böyle bir insanın dünya görüşünü kendime yakın hissetmem doğal olacaktı zira kendi kişisel kanaatim de onun gibi çağdaş bir yaşamın bu coğrafya da yaşayanlar için bulunmaz bir şans olduğu yönünde idi..
   Okuma alışkanlığı ve doğal olarak bir deha olarak anılması dışında biraz geç keşfetmiş olduğum bir şiirsel mektup asıl hayranlığımın sebebidir ona..
(ONCA İŞİNE VE KARIŞIKLIĞA RAĞMEN..)
   Her seferinde yazıldığı anın ruhiyetini çözmeye çalıştığım mektup sanki başka bir dünyadan seslenen birinin farklı bir evrenden gelen ahlak yasalarıyla kaleme aldığı tahmin edilemez bir tablet yazısı gibidir..
   Abarttığımı mı düşünüyorsunuz? O halde şöyle bir düşününüz,, yakın zamanda dünyanın en çok asker kaybedilen en garip savaşlarından birini yapmışsınız ve tarafların kaybettiği insan sayısı şöyle tarif edilmiş;

(EŞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR MEKTUP..)
 * İngilizlerin kaybı, 115.000'i ölü, yaralı, esir ve memleketine gönderilen, 90.000'i hasta olmak üzere 205 000 idi. 
Fransızların kaybı 47.000'di. 
Türklerde ise şehit, yaralı ve hasta sayısı, 252.300'ü buldu...

   Sizi öldürmek ve yok etmek üzere sizin topraklarınıza gelen askerler için nasıl duygular beslerdiniz.? Şüphesiz sonu gelmez ve ölünceye kadar geçmeyecek bir nefret en normali olurdu değil mi?
   Oysa o farklı bir adamdı ve dünya tarihinde görülmemiş bir mektup ile savaşan düşman askerlerinin annelerine bir mektup yazmıştı hem de acılarını paylaşmak için..
   Bu benim için öyle inanılmaz bir durumdur ki mektubu okuduğumda neden herkesin bu mektuptan haberi yok diye ilk zamanlar çok şaşırmış ve hüzün duymuştum bu edebi mucize adına..
    Sanırım adına söyleyeceğim sözlerin eksik kalacağı mektubu eğer duymadıysanız ilk kez okuyanlar için çok farklı duygulara sürükleyecektir sizi,, o halde uzatmadan Atatürk'ün düşmanların annelerine yazdığı inanılmaz mektubu tekrar hatırlayalım ve düşünelim nasıl bir insandı o,, bugün pek çok çevre tarafından haksız yere eleştirilen ;
(ACILAR İÇİNDE YENİ BİR YAŞAM YARATMAK..)
     Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında 
Anzak annelerine hitaben 
yazdığı mektuptan bir parça :

"Uzak memleketin toprakları üstünde 
kanlarını döken kahramanlar; 
burada dost bir vatanın toprağındasınız..
 
Huzur ve sükun içinde uyuyunuz.. 
Sizler Mehmetçiklerle yan yana, 
koyun koyunasınız..
 
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar;
 göz yaşlarınızı dindiriniz, 
evlatlarınız bağrımızdadır.. 
Huzur içindedirler 
ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.. 

Bu toprakta 
canlarını verdikten sonra
 artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.."

      Bloğumu translate ile okuyan yabancı arkadaşlar için orjinalliğinin bozulmaması amacıyla İngilizcesini de eklemek istiyorum;

(EVLATLARINI BOŞUNA BEKLEDİLER..)

In 1934 Atatürk wrote a tribute
 to the ANZACs killed at Gallipoli:

"Those heroes that shed their blood and lost their lives... You are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace. There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us where they lie side by side now here in this country of ours... you, the mothers, who sent their sons from faraway countries wipe away your tears; your sons are now lying in our bosom and are in peace. After having lost their lives on this land. They have become our sons as well."
(DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN,, ELİMİZDEN HER NE GELİRSE..)
   Kişisel olarak (doğrularımdan olan) böyle birine hayranlık duymaktan gurur duyduğum diğer siyasi tartışmaların dışında, insani yönlerini anlatmaya çalıştığım büyük dehanın (eğer okumadıysanız) mektubunu okumuş olmaktan mutluluk duyduğunuzu umarım,, zira ben tekrar hatırlamaktan gayet memnun oldum..
    Din, dil, ve ırklar üstü kardeşliklerin yaşandığı,  medeni bir dünyada yaşamak isteyen  insanlarla dolu ve huzurlu  günler görmemiz dileğiyle..
                                                          (Çetin TARI)

GÜNÜN VİDEOSU:

BİR ANZAK ANNENİN 

ATATÜRK'ÜN MEKTUBUNA CEVABI..


GÜNÜN KARİKATÜRÜ:

1. MEŞRUTİYET..








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder