3 Eylül 2013 Salı

BİLİNMEYEN NO: 44

OCKHAM'IN USTURASIYLA BASİT YAŞA..

(AĞAÇTAN TIKIRTILAR GELİYORSA, BU BİR CADIDIR DEMEZSİNİZ)
   Nazım Hikmet'in 'Basit Yaşayacaksın' şiirini geçenlerde alıcı gözle bir kez daha inceledikten sonra aslında bir çoğumuzun istemsiz olarak nasıl bir kaosla çevrili olduğumuzu ve bazılarımızın ise özellikle bu kaostan beslenerek, sürekli mutsuz ve bu yüzden etrafındakileri daraltan tipler olduğunu tekrar fark ettim..
(BASİT YAŞAMAK, KÜÇÜK ŞEYLERDEN MUTLU OLMAKTIR..)
  O halde bu gün şiir günü olsun sevgili arkadaşlar.    Her ne kadar bir şiir adamı olmasam da bazı büyük şairlerin filozofvari yazıtlarını, arada bir hatırlamanın, hayatı ne kadar zenginleştirdiğini ve küçücük satırlarında ne büyük anlamların gizlendiğini de bilmiyor değilim..
  O halde konumuza asıl girişi Nazım Baba ile yapalım derim; Lütfen dikkatli okuyun ve kanat kanat sizi saran felsefeye teslim edin zihninizi..









  BASİT YAŞAYACAKSIN  (NAZIM HİKMET)


Basit yasayacaksin,BASIT

Mesela susayınca su içecek kadar basit...
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazin
tek bir düğme, tek bir cümle gibi...
Sevince lafı dolandırmadan soylediğin
"seni seviyorum" gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana...
Basit, sıcak bir öpücük;
ve o opücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin. 
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek sana
rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak 
en değerli kağıdın -hep yanında taşıdığın, atmaya 
kıyamadığın.
İki harekette giyiniverecek,
iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman,
ve yola çıkman arasında geçen süre; 
Kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve
yolculuklara çıkman arasında geçen süre.
Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;
bakışların bile anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak
Kaf Dağı'nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz aşk 
romanını.
Pankreasının sağlığına dua edeceksin 
kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın
nasıl oturacağını
bilemediğin sofrada,
parmakların en kıymetli çatalın.
Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
İskender'in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
kontrplak bir gitarda doğru basılmış bir
"fa diyez"in mutluluğunu.
Makyajı ilk "a" sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün.
"Bilmiyorum" diyebileceksin bilmediğinde ve
Çok normal olacak "onu da" bilemeyişin
Tek dereden su getirmen yetecek,
bir "istemiyorum" diyebilmeye,
Ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gosterecek,
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın, 
Küçük bir not defteri olacak "bilgini" en hızlı "sayan".
Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi
basit... 


(BU DURUMDA KENDİ SESİNİ DUYAMAZSIN..)
  Kırmızıyla işaretlediğim yerlerde özellikle, nasıl bir gelecek öngörüsü var görebiliyorsunuz değil mi... 'Telefonun tek düğmeli olacak; sorunu bundan daha basit hangi derin kavram anlatabilir..(gerçi artık düğme bile yok ama anladınız işte;)
   Yaşamlarımız ya çok karmaşık ya da hayatı yorumlama kısmında kendi  kendimize bir girdap yaratmak peşindeyiz.
  Bununla ilgili olarak bana hak veriyor ve işler karar verme aşamasında özellikle sarpa sarmaya başlıyorsa, basit yaşamanın erdemini hatırlamak için ''Ockham'ın Usturasını'' hatırlamanızı öneririm..
  14. yy filozofu Ockham'lı  William tarafından ortaya atılmış ve bilimin ya da gerçek hayatın her alanında kullanılan ünlü bir teoridir bu..
  Latincesi; "Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem" olarak ifade edilen ilkeye göre;  ''zorunlu olmadıkça varlıkları çoğaltmamak gerekir...''
(BU KADAR BASİT İŞTE :)
  Bu teoriye göre, bir olayı açıklamak için kullanılacak olan iki açıklamadan daha basit olanı yani daha az varsayımda bulunanı tercih edilmelidir. 
  Söz gelimi dünyanın uzaydaki hareketini açıklamak için daha önce geliştirilmiş olan genel cisim hareket yasalarını kullanmak bu duruma özgü yepyeni varsayımlar geliştirmeye kıyasla daha makbuldür. 
  Zira o yasalar bunu mükemmel şekilde açıklamaktadır zaten siz daha karmaşığıyla da açıklayabilirsiniz (zira doğru tek değildir) ama bu hayatınızda (burada bilim diyelim) kaostan ve bilgi kirliliğinden başka bir işe yaramaz; yani basit yaşamalı diyor Ockham Usta, kısaca..
  Veya hayatınızda karmaşık ve henüz ispatlanmamış fenomenlere inanma eğilimindeyseniz, örneğin; 
(BASİT YAŞAM HAYAL GÜCÜ İSTER..)
   ''...Devletler gizliyor aslında bu deprem makinası ve HAARP'dan dolayı oldu kanka, (bu tarikat yazısındaki aynı komplocu çocuk :) ya da Uzay gemisi düştüğü için Tayga ormanlarında çok büyük bir patlama oldu; şeklindeki kendi açıklamalarınızla hayatınızı karmaşıklaştıracağımıza (tabi 'olabilir' kavramını, yani sağ duyuyu da elden bırakmadan) daha basit açıklamaların gerçekliğine inanmamız hayatın daha az karışık ve daha az korkulur bir yer (deprem makinesı bizi de vuracak, kaçıın!) olmasını sağlayacaktır..
  Ockham'ın usturasıyla siz de gün içinde defalarca karşılaşırsınız. Örneğin evinizde oturup kitap okuyorsunuz ve dışarıdan nal seslerinin geldiğini duydunuz. Bu durumda bu, 'nal çaktırmış bir sirk zebrası..' dememelisiniz (yakınlarda bir sirk yoksa, ve hatta varsa bile demezsiniz zira ilk tercih en basiti olmalıdır) burada verebileceğiniz an mantıklı yaklaşım en basit olanıdır; bu bir at dır...
(SENİN HOR GÖRDÜĞÜN BİR BAŞKASININ EN BÜYÜK HAYALİ..)
  Ayrıldığınız o tip için bile yaşadığınız ilk çelişkileri Ockham'a göre yorumlayabilirsiniz: 
  Beni o şirketteki kız için mi terk etti? Eskisi kadar kendime bakmadığım için mi? Arabam Ferrari olmadığı için mi (bu iyi bir sebep bence..) , Çok kısa olduğum için mi (daha önce uzun muydun ki?)...
   Sebepleri hayatınızı zindana çevirecek kadar çoğaltabilirsiniz. Ama Ockham'ın teorisine göre varsayımlar ne kadar çoğalırsa cevaptan o kadar uzaklaşırsınız:
   Ben söyleyeyim ki; adamın yakasını bir türlü bırakmayıp üzerine kabus gibi çöktüğün için bıraktı seni evet... 
(FAZLA KURCALAMAN, DERT OLUR SONRA..)
   Yani en basit açıklama buysa.. 
 Ama gerçekten de (genelde) sebepler böyle basit şeylerdir; İlgisizlik, karşıdakini elde ettikten sonra artık eskisi gibi kendine bakmama ve aşırı kilo alıp vücutlarını deforme etme (bknz etrafınızdaki evlilerin büyük çoğunluğu) hakkını kendinde görme, sonra da 'niye o kızlara bakıyor?' dersiniz, etraftaki sülünleri göstererek... (yazı başıma dert olacak gibi ama açıldım bi kere:) 
  Diğer yandan hayatın her alanında olduğu gibi denge kavramını burada da gözetmekte yarar vardır zira bu kısımda Einstein'a kulak vermek olayın özünü anlatmadaki en basit yol olacaktır; ''Her şey mümkün olduğu kadar basit olmalıdır ama bundan daha basit de olmamalıdır..''
(ONLAR EN BÜYÜK BEYİNLERDİ VE İHTİŞAMI BIRAKIP
BASİT BİR TEKNEYE ATLADILAR..)
  İş dünyası kariyerinin en üst basamağına tırmandıktan sonra her şeyi geride bırakıp ormandaki basit kulübesinde, bir teknede ya da mütevazi bir balıkçı kasabasında ya da köy benzeri bir yerde aldığı arazisinda ekip biçerek hayatını sürdürmeye karar vermiş sayısız örnekle doludur..
  Basit yaşamak aslında yaşamanın ta kendisidir..  Ne kadar çok kaos ve karmaşayla çevriliysen kendi sesini duyma ihtimalin o kadar azalacaktır.. 
(MERDİVENLERDEN İNMENİN DAHA
BASİT BİR YOLU VAR OYSA..)
  O halde sevgili arkadaşlar Nazım'ın da büyük emek verdiği şiirinde nasihat ettiği gibi basit yaşamı hayatımıza nasıl katacağımızı düşünmeye başlamalıyız..
  Ufak şeylerdir insanı mutlu eden zira talep etmenin asla bir sonu olmadığını fark ederiz.. 

  O halde elimizde olanların nasıl büyük nimetler olduğunu görmek için etrafımıza  bakalım bu gün ve yaşamanın nasıl bir nimet (ama kırılgan, sonlu) olduğunu hatırlamak için mezarlıklara bakmamız gerektiği gibi..
   Ve bu gün kalan yaşamımızın muhteşem ilk gününde, bahar mevsiminin tüm güzelliğini karşılamak için gök yüne bakıp derin bir nefes alalım..
(BASİT BİR ÖPÜCÜK YETECEK SANA..)
  Makinaya bağlı olduğu için maalesef, nefes almanın nasıl ele geçmez bir nimet olduğunu bilen ama bunu yaşayamayan o kadar çok insan var ki dünyada...
   Hayatınızdaki tüm anlaşılmazları Ockham'ın usturasıyla kolayca eleyebildiğiniz ve olabildiğince basit olanın tadını çıkarmayı öğrenebildiğiniz günler görmeniz dileğiyle...                                                           (Çetin TARI)
   

GÜNÜN VİDEOSU:  

BASİT YAŞAMAK


GÜNÜN KARİKATÜRÜ:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder