DİNLE KÜÇÜK KIZ...
Uykusuz bir gecenin ardından
izlediğin penceren
yıldızlarla dolu olacak
ve bu kez
dağların ardında görünen
şairlerin sevgilisi dolunay değil,
incecik bir hilal olacak
maviye çalan eflatun kavisiyle...
Oysa sen en çok
yeniayı seveceksin
yeniden doğumu temsil eden;
gelişen, büyüyen,
altın yaldızla boyalı,
kaçınılmaz karanlığı silecek...
Bitimsiz bir sonsuzluk hissi olacak
yaşayacağın,
önündeki sonsuz evrene daldıkça;
hiç bitmeyen,
hiç geçmeyen bir şimdiki zamanın
kristalize ve
ılık varlığıyla sarmalanacak ruhun...
İçinde,
ulaşılması zor
ve sadece bu anlarda sesi duyulabilen,
başkalarının biçimlendiremediği
'Sen' le konuşacaksın:
Yakında öleceğini söyleyecek;
tüm nefes alanlar gibi,
"o halde korkmanın gereği ne?
Bir işe yaramayacak ki
Bir işe yaramayacak ki
ve örneğin bir kalp krizi olacaksa buna sebep,
korku bunu engelleyemeyecek ki...''
"en iyisi" diyor,
"elinde kalan saatleri keyifle geçirmek,
şimdiye kadar yapmadığın şeyleri yaparak...''
Ve hatırlamak,
Ve hatırlamak,
'hayatının çok küçük bir kısmının
mutlulukla geçeceğini
ve geriye kalan kısmının
bu kısacık anları hatırlayarak...'
sadece bu...
sadece bu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder