26 Ağustos 2013 Pazartesi

BİLİNMEYENE NO: 38

   GÖRDÜĞÜN GERÇEK DÜNYA DEĞİL,,

ZAVALLI DUYULARININ GÖREBİLDİĞİ KADARI..


(MOR ÖTESİ IŞIK ALTINDA ÇİÇEĞE AİT GÖREMEDİĞİMİZ RENKLER..
ARILARIN GÖRDÜĞÜ SAĞDAKİ.. ÇİÇEKLERDEKİ DESENLERİ
GÖREMİYORSUN DİYE, SENCE ÇİÇEK SARI ÖYLE Mİ?)

  ''Dünya senin gördüğün gibi değildir'' mistik bir ifade ya da içinden sonsuz dersler çıkarabileceğin bir Zen mantrası değildir. 

  Gerçekten de dünya bizim baktığımız ve gördüğümüzden çok daha ilginç ve farklı bir yerdir aslında..
(YARATTIĞIMIZ DÜNYALAR VE
GÖRDÜKLERİMİZ APAYRI..)

 Kuantum fiziği de gördüğümüz, yani gerçeklik ya da bizim madde dediğimiz şeyin hiç de göründüğü gibi olmadığını söylüyor; daha karmaşık bir ifadeyle de olsa maddeden; 'o daha çok boş, tözsüz bir yokluğun dalgaları gibi bir şeydir.' diye bahsediyor..

  Ve sevgili arkadaşım, gerçekliğin ne olduğunu görmen imkansızdır. Duyularına ne geliyorsa ön yargılarla katılaşmış duyularının süzgecinden o geçer ve sana güya gerçekliğin o olduğunu söyler. 
  Bir dağa uzaktan bakarsan eğer bütün ve devasa bir yapıyı, yaklaşıp yanından bakarsan gerçekliğin o parçasıyla taşları, çalıları ve artık eğilip maddeye daha da yakından bakarsan artık yakalanamaz bir enerji içinde eriyip giden, zor algılanabilir bir zekaya, bilince benzeyen bir şeyle karşılaşırsın..
  Baktığın ve algıladığın dünyanın gerçek olduğunu mu sanıyorsun? Senin gördüğün dünya ile hayvanların ya da böceklerin gördükleri apayrıdır.    
  Peki hangisi gerçek. Gerçek olan, doğru olan nedir? Ya da aslında yok mudur böyle bir şey? Bilim olmadığını söylüyor. O halde günaydın sana..
(GÖREBİLDİĞİMİZ DARACIK RENK ARALIĞI..)



 İnsan gözünün ışığı (renkleri) görme aralığı şekilde gördüğünüz gibi (400-700 rakamları arası) oldukça sınırlı bir bölgedir. oysa gözümüzün göremediği daha o kadar çok renk var ki, şekilde nasıl bir sınırlamayla karşı karşıya olduğunuzu bir bakıp düşününüz..
  Teknolojinin bize gösterebildiği kadarıyla etrafta
(Monet’in “Gül Bahçesinden Görünen Ev” tabloları. Gördüğünüz iki tablo,
aynı manzaranın Monet’in iki farklı gözüyle yaptığı resimler.
Soldaki resim, kataraktlı olan sol gözünü kullanarak,
sağdaki resim ise katarakt ameliyatı olan sağ gözünü kullanarak yapılmış.
 Sağdaki resimde, Monet’in UV ışıkları görebilmesinin sonucu
ortaya çıkan, baskın mavi-mor tonlar...WİKİPEDİA)
bizim göremediğimiz desenlerle kaplı ve gizlenmiş bambaşka bir dünya var ve biz at gözlüklerimizden dolayı onları asla göremiyoruz.. 
  Bilim dahi 400 yıl boyunca bu yanlış görüşle ayakta kaldı ki; ''beş duyu ile algılanamıyorsa gerçek değildir..'' 

  Oysa gerçeklik gözlerimizle farklı, atom eziciyle farklı görünüyor..
(KİBAR VE AHLAKLI OLMAK İÇİN GEREKENLER
ZATEN HAMURUNDA VAR..)
  Kuantum fizikçi Dr j. satinover'e göre aslında, ''madde diyebileceğimiz hiç bir şey yok dünyada. o tümüyle tözsüz. daha ziyade düşünceye benzer bir şey ve yoğunlaşmış bir bilgi birimine  (hatırlayınız dr quantum videosundaki gözlemci kavramını...) benziyor..''
(GÖRÜP DUYABİLMEN ONUN GERÇEK OLDUĞUNU
GÖSTERMİYOR, GERÇEKLİĞİ YARATAN SENSİN..)
  18 yüzyıl Alman filozofu Kant'da insanların gerçeklik denen şeyi asla tam olarak bilemeyeceğini söyleyerek şu an tartıştığımız fikrin ilk tohumlarını atmıştı. 
  Ona göre; ister duyularımızla ister bilim yoluyla olsun, doğal dünyada algıladığımız her şey bilincin filtresinden geçiyor ve en azından belli bir yere kadar aklın kendi yapısıyla belirleniyordu..
(ONA GÖRE MERAK, SANA GÖRE YARAMAZLIK..)
  Aslında benim bundan anladığım, aynı anda farklı gerçekliklerin yaşandığı (farklı doğrular) bir dünya içinde bulunduğumuzdur... 

  Bizim gözümüzde doğru görünen şey diğer canlının gerçekliğinde farklı, çok uzaktan farklı ve atom düzeyinde daha da farklı olamak üzere binlerce aynı olmayan gerçekliğin bir üst kümesi gibidir.. Demek istediğimi anlatabiliyor muyum bilemiyorum ama verebileceğim en iyi örnek böceklerin ama özellikle arıların gördüğü dünya ile bizim gördüğümüz dünyanın ne kadar farklı olduğunu gösteren, mor ötesi ışık (bizim göremedimiz bir ışık bölgesi, ne büyük kayıp,,) altında çekilmiş çiçek resimleridir..
 Aslında dünyada göremediğimiz ve sadece kendi gördüğümüze doğru dediğimiz (bu çiçek kırmızıdır, bu konuda tartışmam,, Ama değil işte..) ve fikrimizi değiştirmemek için inat ettiğimiz ne kadar çok şey var..

(DUYULARIN GÜVENİLİR DEĞİL, ALGILADIKLARIN  EKSİK,
DÜNYA FARKLI, ALİS'İN TAVŞAN DELİĞİNDESİN..)
  Ve size görme kavramıyla ilgili bir başka düşündürücü bilgi daha vereyim ki; bizim görmek üzere baktığımız eğer bir vazo ise örneğin, beyin duyu organlarından gelerek bilinçte vazo olarak eşleştirdiği görüntüyü saniyede 40 kez olmak üzere ön lobumuza yansıtıyor. Evet aynen öyle sürekli gördüğünüzü düşünüyorsunuz ama görüntü (çok kısa bir zaman aralığında da olsa) kesik kesik yansıyor. kalan aralıkları önceki bilgilerinize göre beyin tecrübelerine göre tamamlıyor. 
(ÖNEMLİ OLAN SEÇİMSE, VE YOKSA
DOĞRU DİYE BİR ŞEY ,GÜZEL OLANLARI SEÇ..)
  Öyle garip tıbbi vakalar var ki,görme mekanizmamızın ne kadar garip olduğuna dair sürekli yeni bilgiler veriyor bize. 
  Örneğin yakın zamanda beynin görsel kısmıyla ilgili küçük bir felç yaşayan hastanın (anlaşılan burunlar üzerinde iş gören bir parçamız mış bu) insanların burunlarını göremediğine dair bulgulara ulaşıldı.. 
  Bu keşfin sonuçlarını yorumlayacak değilim bunu size bırakıyorum ama ne kadar gerip değil mi? Algılamada bile bir bütünlük yok. Binlerce parça, binlerce veri, önceki tecrübeler verilerin birleştirilmesi derken bizim güya gerçeklik dediğimiz şey oluşuyor?
(GÖRDÜĞÜN HER NEYSE, ÖN YARGILARININ
ADLANDIRMASIDIR. ESNEK OL..)
  Aslında arkadaşlar söylemek istediğim şeylerden biri de şudur ki; Görsel dünya dediğimiz (o gerçekliğine çok güvendiğimiz, zira görüyoruz ya!) şeyi gerçekten yaratan şey geçmişten getirdiğimiz tecrübelerimizdir..
  Yani gözlerinizi açıp etrafınıza baktığınızda gördüğünüz şey 'gerçek dünya değil', insana ait sınırlı duyusal aygıtların görebildiği gerçekliğin çok küçük bir parçası,, inanç sisteminizin görmenize izin verdiği  ya da duygularınızın asıl görmek istediği (ama tam olarak öyle olmayan) bir dünya..
(BAZAN YANLIŞ YÖNE GİTTİĞİNİ SÖYLERLER,
DOĞRU KİMİN TEKELİNDE? DOĞRU YOK? SENİN DOĞRUN VAR..)  
  Kafanızı karıştırmış olsam da (bu iyi, eski ve katılaşmış bağlantılar koparak yerine daha esnek ve daha bilge bağlantılar yerleşiyor;) bahsettiğim şey konusunda az çok kendimi ifade edebildiğimi sanıyorum..
  Arılara bakın, ya da diğer hayvanlara dünya senin ön yargılarınla gördüğün ya da sıkı ahlaki, ya da anayasal, ya da kültürel veya dogmatik kurallarla değişmeyecek ölçüde sarmalanmış katı bir yer değil aslında..
  herkes farklı bir dünya görüyor..
(GÖRMEYE ÇALIŞIRSAN DÜNYAN BÜYÜR..)
  Herkes kendi ön yargılarıyla ve geçmişten getirdiği (güya) doğrularıyla örtülü bir filtre altında onu algılıyor.. 
  Kimine göre tehlikelerle dolu bir (gerçekten de öyle, çünkü o öyle süzüyor.), kimine göre de mucizelerle dolu bir şekerci dükkanı gibi (bu da gerçek; onun gerçekliğine göre bu da onun doğrusu, zira doğru diye bir şey yok..)
  O halde sevgili arkadaşlar, diye final cümlesini kurmaya başlayalım ki; sadece ölü şeyler katı ve hareketsizdir. canlı olanlara bakın, esneyebilir ve yeni durumlara uyum sağlayarak daha güçlenmeyi başarabilir onlar..
   Bu kesinlikle şöyledir, bunun için şu gerekir, olmazsa olmaz, buna asla gücün yetmez, sen başaramazsın gibi safsataları bu gün kendinizden çok uzağa süpürünüz.. 
  Önemli olan senin ne düşündüğündür. Zira aynı olay karşısında yaşadığınız tecrübe ve tepkiler daima diğerlerinden farklı olacaktır.    O yüzden hayatına girecek yeni fikirlerden, yeni tecrübelerden ve yeni insanlardan başkaları söylüyor diye çekinmek zorunda değilsin...
(VE ÖĞRENİRSEN GÖREBİLİRSİN..)
 Ve öğreniyor olduğumuza göre bizim dünyamız en geniş olanlardan biridir artık, kaldı ki gerçek diye bir şey olmadığını biliyoruz, bundan daha özgürleştirici ne olabilir..
  
  Bizim daha iyi, daha ahlaklı ve daha yardımsever veya daha insancıl olmak için hiç bir düşünce sistemine ihtiyacımız yok.., 
(ARININ DÜNYASI)
Kendi düşüncelerimizin ve kendi bilgimizin efendisi bir yaratıcısıyız zaten..
 Arılar gibi dünyadaki güzelliklerin farkına, bilgi sayesinde ulaşabildiğiniz, algılarınızın sizi olabildiğince az yanıltıp harika bir dünya kurdukları günleri görebilmeniz dileğiyle..(Çetin TARI)
   



GÜNÜN VİDEOSU: 

FARKLI BİR AÇIDAN BAKABİLMEK


GÜNÜN KARİKATÜRÜ: 

                     DİNİ: HAYVANLIK:) 












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder