24 Ağustos 2013 Cumartesi

BİLİNMEYEN NO: 36

ADEM Mİ, HAVVA MI YOKSA YILAN MI?

(PEKİ  CENNET YERİNE BURADA
OLMAMIZIN SUÇLUSU ? )
  Yaradılışın ilk soluğundan beri genlerimizde bulunan bir sorun, hala hayatı yanlış yorumlamamıza ve sürekli kendi dışımızda nedenler aramamıza sebep olmakta, nasıl mı?
  Önce gelin tarihimizin sıfır zamanı diyebileceğim o kırılma anının hikayesine tekrar dönelim..
  Kitabı Mukaddes'teki Tekvin'de, Tanrı'nın Adem'i Aden Bahçesine koyup, iyiliği ve kötülüğü bilme ağacından (bilgi ağacı; bilmiyorsan senin için iyidir;) asla yememesini emrettiği zamanlara dayanır bu zayıflığımızın kökleri..
(HALA YİYORSUN..)
  Adem çıplak görünmek istemediği için Tanrı'dan saklanınca, Tanrı Adem'in çıplaklığını nereden bildiğini merak edip sorar; ''Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin'' (Aynı ağacın başımıza bela meyvesi Newton'un da başına düşmüştü de konumuzla ilgisi yok, pardon devam edelim..)
  Adem cevap verir: '' Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, bende yedim..''
  Bunun üzerine Tanrı kadına sorar: ''Nedir bu yaptığın?''
  ''Yılan beni aldattı,,'' diye yanıtlar kadın..
  Gördüğünüz gibi herkesin sütten çıkmış ak kaşık olduğu, ilk hikayemizde Adem kendisine meyveyi verdiği için kadını suçlamakla kalmayarak 'Yanıma koyduğun kadın,,' diyerek Tanrıyı da suçlamıştır..
(YILANIN SUÇLU OLDUĞUNU
İŞKENCEYLE İTİRAF EDEN KUZENİ..)
  Havva'ya gelince o da Adem gibi kendini zerre suçlamamış varoluşunun suçunu en yakınında gördüğü yılana yüklemiştir..
  Sonrasını bilemiyoruz ama yılanda delikanlı davranmayarak büyük ihtimalle ağacı ya da elmayı suçlamış olabilir ama bizim asıl ilgilendiğimiz, geçen onca süreye rağmen huyumuzda en ufak bir değişimin olmadığıdır; hala sorumluyu kendi dışımızda aramakta ısrar ediyoruz. 
  Oysa ki uyan küçük adam, başına gelen, kader dediğin şeyin her zerresini sen yaratıyorsun. Mutlu olamaman tamamen senin seçimin..
  Farkına varanlar güneşe doğru yola çıktılar bile, oysa sen çamurlar içinde dünyanın sana yaptıkları için güya, kendine acımaya devam ediyorsun..
  jean Paul sartre 'ın sorumluluk sahibi olmanın, 'bir olay ya da şeyin tartışmasız yaratıcısı' olduğunu yazdığı zamanlardaki anlamıyla sorumluluk; 'Yaratmak' anlamına gelir..
(ÖYLE BİLE OLSA ARTIK BERABERİZ,
BARIŞMA SORUMLUĞU DA BİR SEÇİMDİR)
  Sorumluluğun farkında olmak, kişinin kendi özünü, kaderini, hayat durumunu, duygularını ve hatta acı çekişini yarattığının farkında olması demektir..
  Böyle bir sorumluluğu kabul etmeyen, çektiği sıkıntı için başkalarını (başka insanları ya da başka güçleri) suçlamaya devam biri için hiç bir terapi ya da olmayan mucizevi ilaçlar huzur kaynağı olamayacaktır..
  İşte tamamen parmak basmak istediğim durumu Sartre böyle özetler; 'Bireyin hayatı kendi seçimleriyle oluşur. İnsan iradesiyle kendini olduğu şey haline getirir..
  Eğer insan kendini oluşturmaktan korkuyorsa, kendisini istemeye ve hissetmeye karşı duyarsızlaştırarak, seçmekten vazgeçerek, seçimlerini başka kişilere, kurumlara ya da dış olaylara bırakarak arzu etmekten kaçınıyorsa bu hayatının sorumluğunu eline alamadığı ve dolayısıyla yaşam denilen şeyde söz sahibi olamadığı anlamına gelir..
  Olması gereken hayatın ve hatalarımızın sorumluğunu bir an önce ele alıp ve onlarla barışıp bilinmeyenlerle dolu hayat okyanusunda yelkenlerimizi derhal gitmek istediğimiz yöne doğru çevirmektir..
(AŞK..)
  Bunun için ilk kutsal bilgi; kendi sıkıntılarımızı yaratanın kendimiz olduğudur.. Eğer sorunlarımızı başkaları, kötü şans ya da tatmin edici olmayan işimiz tarafından örneğin, yaratıldığına inanmakta ısrar edersek okyanusta fırtınalar içine çekilmemiz olasıdır..
  Varoluşsal sorumluluk; dünyada ve kararlarınızda her şeye rağmen yalnız olduğunuzu ve bunun da (kabul edelim ki bir miktar) anksiyete kaynağı olduğunu tanımlar..
  Ama olması gereken varoluşsal sıkıntıya bir an önce sahip çıkarak alacağımız kararların tüm sorumluğunu üzerimize almanın ne kadar özgür bir tutum olduğunun farkına varabilmektir..
  Yaşadığın hayat ve sıkıntıların için asla bir başkasını ya da kaderi suçlama,  kararlarının hepsi alınması gereken ve o anda öyle gerektiren seçeneklerdi.. Tüm kararlarına o en son noktayı sen koydun.. 
(VE İNSAN DÜNYADA YAŞAMAKLA
CEZALANDIRILDI,, BU BİR CEZA MI?)
  

Sorumluğu sen aldın, bunun farkına var ve düşünürün dediği gibi artık şikayet etme;    bu senin şu ana kadar yaşayabileceğin            en iyi hayattı.. 
  
       Artık pişmanlığın gereği yok zira              tüm seçimlerin, seni sen yapan şeylerdi..
  
O halde Tao'nun da hatırlattığı gibi her yeni günü bembeyaz bir sayfa gibi karşılayarak vereceğimiz daha akılcı karar ve sorumluluk duygusuyla günü ve dolayısıyla yeni oluşacak geçmişimizi daha dikkatli dokuyalım..
  
Bunun için aklında tutman gerekeni unutma; Şu ana kadar aslında kimse senin adına  karar vermedi, tümü ve bundan sonrakilerde istemesen de senin seçimin                                                                                           olacak..                                                        
                                                         (Çetin TARI)

  
  

GÜNÜN VİDEOSU; 

YARADILIŞ ve GÜNAHA DÜŞÜŞ..


GÜNÜN KARİKATÜRÜ;




  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder