20 Haziran 2017 Salı

ÖLÜMDEN ÖNCEKİ YAŞAM...

Bitimsiz bir yeşillik içinde yol alan bir trenin
birkaç yolculuk kompratımanında olacaksın bir gün...
Vagonun tekerlekleri hızla sürtünürken raya
gür ve çirkin sesiyle derin,
derin bir sessizlik,
raylardan gelen tıkırtı
ve camdan görünen manzarayı,
camda görünen aksinle bakışarak düşüneceksin,
kitabını okumaya ara vermiş,
bakışların doğada...
Fotoğraf
Düşüncelerin kaybetse de güçlerini 
bir manzara canlandıracak her sefer onları yine.
Müzik gibi olacak yani, müzik ve manzara.
Sürekli iş gören, telaşlanan, mızmızlanan aklını
ve onun herşeyde bir kusur arayan ve bulan kısmını,
özellikle dinlemeyi bırakacaksın nihayet...
Moralin bozuk olacak belki
ve en moral bozucu felsefeci Schopenhauer okuyup
daha iyi hissettiğini fark edeceksin kendini...
Zira böyledir hayat :
huzurluyken
hüzünlü tablolar yansıtacak hüznünü bir ayna gibi,
ama ışığın çoğunu da kırıp zayıflatarak
ve üzgün olduğunda üzgün kitaplar
teselli verecek sana daha çok.
Fotoğraf
Sarılacak, sevecek kimsen olmadığında ise
yalnızlık kokan ve kimsenin uğramadığı, yıkık, virane parklara düşecek yolun farkında olmadan...
Yine de...
Sırf salıncaktan düştüğün için
tüm parklara küsmediğini hatırlayacaksın
usul usul salınırken...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder