30 Haziran 2017 Cuma

ÖLÜMDEN ÖNCEKİ YAŞAM

Duvarlarından soyulan boya parçalarını
koparıp eteğinin cebine koyuyorsun,
yanlarında cepleri olan bir etek.
Duvarların yukarısı en sevdiğin menekşe
ya da melankoli sarısı,
aşağısı içtiğin dumanı
seninle soluyan, kuru bir duman rengi.
Fotoğraf
Duvar önündeki kitaplıkta,
sana aldığı kitaplara bakıyorsun,
daha doğrusu tüm kitaplarına...
İlk sayfaya adını yazmışsa
ki yeni bir kitap aldığında hep yapardı bunu,
onu depresif soluklarla ve nabzın kulaklarında
bırakıyorsun...
Bir kitabı açıp da
içinde onun adını görmek
incecik bir sızıyla
el yazısına benzer, kılcal ve alev alev
yaralar açıyor göz bebeklerinde... 
Fotoğraf
Bir tanesine, hep yaptığı gibi yani ders verir gibi yine;
''Yaşamanın çok nadir rastlanan bir şey ''
olduğunu yazmış,
''çoğu insan sadece var...''
Soluklarını düzenleyip;
''Hayat çözülmesi gereken bir sorun değildi... ''
diyorsun, açık sayfayla, onunla konuşur gibi,
''Yaşanması gereken bir gerçeklik...''
Fotoğraf
ve ellerin cebinde
uzun süre tek yoldaşın
kurumuş menekşene;
''Birini çok isteme'' diyorsun,
tekrar eski günlerinizde olduğu gibi
sapsarı gülümsesin diye ve
cebindeki sarı yıldızları serperken üzerine,
''Önce o
ve sonra da her şeyin çok az kalır... ''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder