26 Kasım 2016 Cumartesi

ÖLÜ ADAM, BEN VE DİĞER HİÇ KİMSE

GİYOTİN

   En basit anlamıyla sağduyunun ulaştığı son nokta olduğunu göreceksin bilimin ve tüm doğmalara,
(GÜLÜMSE)
tüm yobazlıklara, aşırılıklara, köktenci savunma ve gözü kara bağlılıklara karşı seni koruyan...
   Bununla beraber kendi doğrularını bulmanı önereceğim sana 'kendi hayatının, kendi anlamını' bulman gerektiği için...
   Diğer yandan gerçek hikayeler anlatacağım sana, ne kadar korkunç görünseler de gerçek oldukları ve gerçek yalanların sahibi kötülerin, ellerine güç geçtiğinde sen gibilere yaşam hakkı tanımayacaklarına ispat...
  İlk hikayen en ünlüsünden iki bilim adamıyla ilgilidir ve karanlık çağlarda da olsalar (bugün burada olduğu gibi) yaşam amaçlarına ne kadar bağlı ve onlara direndiklerini anlatan:
   ''Asıl eğitimi hukuk dalında olan fakat kimyacı olarak tanıyacağın ünlü Lavosisier, Parisli bir avukattı...
   Bilimsel gözlem ve yorum üzerine yaptığı konuşmalar ve kimyanın temellerine olan katkısı asıl ününü kazandırmıştı ona...
   Bilimi reddeden yobazları gösterip 'Bu kelleler hiç bir işe yaramaz' dediği için tutuklanmıştı sadece...
  Aynı gün yargılanıp, Fransızların ceza dünyasına hediye ettikleri acımasız giyotine mahkum edildi...  
    Lavoisier'in son isteği bilim adına bir manifesto niteliğindeydi;
   kendi kadar ünlü matematikçi arkadaşı  Lagrange'i çağırıp ondan son bir istekte bulundu:
  
(MERAK ET)
''Kafam...''  dedi,
   matematiksel fiziğin temellerini atan büyük matematikçiye;
   ''sepetin içine düştüğünde gözlerime bak...''
   ''eğer iki kere göz kırparsam insanın kafası kesildikten sonra da, bir süre daha beyin düşünmeye devam etmekte demektir...''
   Pamuklarla sarmalanması gerektiği halde onlar tarafından acımasızca katledilen Lavoisier'in kafası, sepete düştü...
   Ve gülerek iki kere göz kırptı...
   Sonrasını Lagrange şöyle yorumlamıştı...
   ''Lavoisier'in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir...
   ama o yobaz kafalar asırlarca karanlıkta sürünecekler,
   insanlığı da süründürecekler!''
   Hikayen, gökten düşen üç elma ya da 'sonsuza dek mutlu yaşadılar' klişesiyle bitmiyor üzgünüm...
   Ama ölene kadar, son nefesine kadar,
   düşünmeye devam etmeni, korkmamanı salık veriyor...
   Ve her ne şartta olursa olsun,
    gülümsemekten vazgeçmemeni...
(DÜŞÜN)

    




2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok gerçek olduğu için ve bana ait olmasa da gerçekten yaşandığı, solunduğu için birebir yaşamışım gibi üzüldüğüm ama inanılmaz cesur bir son anı...
      Okuduktan sonra da bir kaç dakika daha kalakaldım...
      Sevdiklerini kaybedenler gibi bende kesinlikle inanırım ki; bir yerlerde zamandan mekandan muaf belki,, ille de kavuşacağız...
      samimi yorumunuzu benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim...
      görüşmek üzere...

      Sil