21 Temmuz 2013 Pazar

BİLİNMEYEN NO: 7

PARADİGMA KAYMASI: 

BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRMEK 

(DÜŞÜN BAKALIM)
   Bu gün çok iddialı bir girişle kafanızı bulandırmak ve dünyaya farklı bir pencereden bakmanızı sağlamak ve beyninizde (bazı eski bağlantıları kopararak) yeni bağlantılar kurmanızı sağlamak niyetindeyim. Tabii bunun için yine sadece bilimsel verilerden ve ağırlıklı olarak (anlaşılması çook zor) Kuantum fiziğinden yararlanacağım..
 Beklentiyi çok fazla yükseltmiş gibi olmak istemem ama eğer söylemek istediklerimi yeterince basit anlatabilirsem bu gün dünya bazılarımıza daha farklı görünecektir. (fazla iddialı oldu ama hayırlısı..)
  Davranış psikolojisinde paradigma, klasik ön yargı anlamına gelir. Yani paradigma, kültürün bilinç dışı inanç sistemidir. Bizler bu inanç sistemi içinde yaşar, nefes alır, bu kalıplaşmış ve dogmatik diyebileceğimiz artık sorgulanmaz görünen dünya düzenine göre iletişimde bulunur ve  dünyayı algılarız..
 
   Bu haliyle paradigma denen şey asla sorgulanmaz zira kimse onun hakkında düşünmemektedir artık. O şey doğrudur ve kanıtlanmasına gerek ya da başka türlü olmasına imkan yoktur, yani dünya tam da gördüğümüz şekildedir..
(ÖĞRENMEYE HAZIR OLANLAR?)
   Yeni bir bilgi yardımıyla bakış açınızın yani paradigmamızın yanlış göründüğünü anlamak yeni bir paradigma kurmamıza yol açar ki işte bu paradigma kayması denilen durumdur..
 İlk paradigma kaymasını, yıllar önce ilk okuduğumda artık gök yüzüne farklı bir gözle bakmamı sağlayan zaman yolculu kavramı ile ilgili olarak vermeye çalışacağım. (çok heyecanlıyım, bak biliyorsanız anlatmayım:)
   Zamanın değişmez bir akışı olduğunu düşünmek ilk sarsılmaz (ama yanlış) paradigmadır. Zaman, herkes için aynı ilerlemediği gibi zamanda yolculuk kavramı da Einstein'ın denklemleri ve elden gelen mütevazi deneylerle ispatlanmış bir gerçektir..
 Gelelim konunun romantik yanına; Dünya'ya en yakın yıldız sistemi ya da yıldız Proxsima Erboğa 40 trilyon kilometre uzaktadır.. en hızlı uzay gemilerimiz bu mesafeyi ancak 60 bin yılda aşabilirler. 
(GÜNEŞ BATINCA ZAMAN YOLCUĞU BAŞLAR)

   Uzayda mesafeler ışığın (evrendeki en hızlı şey) bir yılda aldığı mesafeyle (10 trilyon km) ölçüldüğünden en yakın yıldıza 4 ışık yılı uzaktayız diyebiliriz. Tabi bu en yakın yıldızdır. İnsan gözü 2,5 milyon ışık yılı uzaklığı görebilmekte ama daha da arkada, 13 milyar ışık yılı uzakta dahi (Ohoo) yıldızlar bulunmaktadır.
   Sözün özü şu ki bir 'cismi görme şartı; o cisimden çıkan ışığın göze gelmesi' olduğuna göre, aslında geceleyin gök yüzüne bakmak zaman geriye yapılan yolculuktan başka bir şey değildir. Gök yüzü yıldızların binlerce hatta milyonlarca yıl önceden gelen görüntüleriyle doludur. Baktığın şey en yakın yıldız için bile dört yıl öncenin gök yüzüdür.. (90 larda 120 milyon ışık yılı uzaktaki bir yıldız patlaması gözlenmişti. artık biliyorsunuz ki o alay aslında 120 milyon yıl önce olmuştur. görüntü buraya anca varmış)
(SIKILMADAN TAKİP ET, BAKIŞ AÇIN DEĞİŞECEK)
  Her gece zamanda geriye yolculuk yaptığımızı öğrendiğimize göre daha fazla sıkıcı olmadan yeni bir paradigmaya geçelim; 
 Gördüğünüz ve dokunduğumuz, özellikle katı şeyler ne kadar sağlam ve yoğun görünüyor değil mi? aslında öyle ama; maddelerin %99,9 undan fazlası boşluktan oluştuğunu da bilmek gerekiyor. O derece ki örneğin dünyadaki tüm insanlardan boşlukları alabilsek, geriye kalan madde bir küp şekere sığacak kadardır yalnızca.. Olayın fiziksel yapısına değinmeyeceğim ama bu kadar fazla boşluğa rağmen duvarın arkasını görememek ya da oturduğumuz sandalyede yere yapışmamız mucize değil midir?
(KUANTUM FİZİĞİNİ FAZLA DÜŞÜNME)
   Peki maddenin kendisi nedir? diye soracak olursak ,pek çok alakalı alakasız kişinin yazdığı garip kitaplarla ekmeğini yediği kuantum fiziğine (gerçeğine ama) danışabiliriz demektir.    Öncelikle bir fizikçi olarak siz o her şeye kuantum başlığını koyarak herr şeyi anlatabilen, dünyayı çözüp çoktan karşıya geçmiş insanlara bakmayın derim zira Kuantum fiziği o kadar karışık ve sağ duyuya o kadar aykırıdır ki Einstein bile uzun zaman bu teorinin yanlış olduğunu ispatlamaya çalışmış ama her denemesi bu teoriyi daha da destekleyen matematik ve deneysel sonuçlara yol açmıştır..
 
(KUANTUM SIÇRAMASI; TEMSİLİ)
 Kuantum fiziğinin ne kadar zor anlaşılır olduğunu en iyi 1965 de Kuantum elektrodinamiği kavramıyla Nobel ödülü alan  Rıchart Feynman'ın çevresindeki bilim adamlarını kasteden şu sözleri anlatabilir; ''sanırım hiç kimse kuantum mekaniğini anlamıyor desem yeridir..''

   Nobel ödüllü insanlar bile anlayamıyorsa vay halimize diyerek teorinin bir kaç garip fenomenini anlatmaya çalışacağım..
   İlk olarak bu teorinin sadece atom altı dünyayı  açıkladığını söylemek gerekiyor. Tabi burada atom altı düzeyde oluşanların makro dünyaya da yansıyacağını varsaymak mantıksız olmayacaktır..
   Pek çok fenomene sahip olsa da teorinin en garip ve dediğim gibi bakış açınıza en büyük darbeyi vuracak sonuçlarından ilki bilim kurgu filmlerini aratmaz niteliktedir..  
(KUANTUM FENOMENİ; AYNISINDAN ÜÇ TANE)

   Bir soruyla başlayalım; bizim için mutfağımızdaki çaydanlık bir tanedir tam olarak bulunduğu yer örneğin kenardaki ocağın üzeridir. Saatler tam şu mikro saniyeyi gösterdiğinde çaydanlığın başka bir yerde olmasını beklemeyiz zira her madde eşsiz ve tekdir dolayısıyla bir an için sadece bir yerde bulunabilir değil mi?
   Aslında Kuantum fiziği deneyleri ve sonuçlarına bakarsak tam olarak değil..
   Kuantum fiziğine göre parçacıklar (mikro çaydanlık) aynı anda iki veya daha fazla yerde bulunabiliyor. hatta kısa süre önce yapılan bir deneyde parçacığın aynı anda 3000 farklı yerde bulunduğu gözlemlenmiştir.. Teorinin dayandığı temel varsayımlardan ilki şudur; aynı nesne, bir yerde tespit edilen bir parçacık ta olabilir bir dalga da..
(HİÇ BİR ŞEY DİĞERİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL)
   Einstein hiç bir şeyin ışıktan daha hızlı yol alamayacağını öngörür, oysa yukarıdaki deneye bakacak olursanız kuantum fiziğinin atom altı parçacıkları tüm uzamsal mesafeler arasında anlık iletişime girebilmekte ve her yerde olabilmektedirler..   
   Amacımın bloğumda olabildiğince bilimsel verilere yer vermek olduğunu tekrar hatırlattıktan sonra, bahsettiğim şeyin de fazlasıyla tinsel görünün ve pek çok sipirütüel fikre de ilham kaynağı olduğunu itiraf etmem gerekiyor; evrenin bir olduğu zaman ve mekanın olmadığı.. 
  Bu güne kadar bildiğimiz fiziğe göre bir nesnenin örneğin hızı, ilk konumu vb verildiğinde onun nereye gideceğini hesaplaya bileceğimizi (kadercilik anlayışı mı? neyse fazla kurcalamayayım..) söylerken kuantum fiziği olasılıkların evreni yönettiğini söyler. Belli bir şeyin nerede ortaya çıkabileceğini (özgür irade) tam olarak bilemezsiniz..
  Kuantum fiziğiyle ilgili daha söyleyeceğim pek çok şey olduğunu şu an fark etmiş olsam da sıkılıp sıkılmadığınızı tahmin edemediğim için kalanları sonraki günlere bırakmak istiyorum..
(EVRENDE EN HIZLI IŞIK(mı)DIR)

 Ama Kuantum fiziğinin ''Gözlemci'' kavramının maddenin davranışını nasıl değiştirdiğinden bahsetmeden de yapamayacağım, zira aşağıdaki harika videoyu her izlediğimde tekrar tekrar nasıl yani? demekten kendimi alamıyor ve her defasında dünyanın bambaşka bir yer olduğunu tekrar hissederek şaşırdığımı fark ediyorum..
   Kısaca videosunda da mükemmel anlatılan bu olguya göre başlangıçta, biz gözlemlemiyor isek eğer madde olasılıklar dalgası (tözsüz, hiçlik gibi bir şeydir.., **gözünüzde canlandırmanın zor olduğunu biliyorum ama çaba gösterin kuantum fiziğinin karışık olduğunu söylemiştim:)
   Eğer siz maddeye bakar ve gözlemlerseniz eğer (burası harika) madde sizin onu gözlemlediğinizi fark ederek olasılık dalgası (enerji dalgası, hiçlik gibi garip bir durum işte) halini terk ediyor ve olması gereken madde haline(tek bir yere, tek bir zamanda) dönüşüyor..
   Bu her defasında beni heyecanlandıran fenomen deneylerle defalarca doğrulanmıştır. Siz (aşağıda) videodaki bilyeyi gözlemlemezseniz (ona bakmazsanız) eğer bilye duvarda enerji dalgalarının (sayısız çoklukta) izini bırakırken siz onu gözlemleyecek bir araçla bakışlarınızı üzerine çevirirseniz o bunu fark ederek duvarda tek bir iz bırakacak madde haline dönüşüyor..
  Sanırım bu deney ile, umarım biraz anlatabildiysem ve siz de aşağıdaki videoyu önce dikkatle izleyip biraz da üzerinde düşünürseniz eğer bakış açınızda tahmin edemeyeceğiniz değişiklikler oluşacak demektir, ne mutlu bana..
 Her şeye, bir mucize olduğunu tekrar fark ederek o gözle bakmanız dileğiyle..                                                                                        (Çetin TARI) 

VİDEO: DR. QUANTUM VE GÖZLEMCİ FENOMENİ




GÜNÜN KARİKATÜRÜ:

2 yorum:

  1. Bu yazıyı okuduktan sonra acaba başka bir zamana mı geçtim diye düşündüm gerçekten.

    YanıtlaSil
  2. ESİN VEREBİLDİM VE FARKLI BİR BAKIŞA SÜRÜKLEYEBİLDİYSEM EĞER NE MUTLU BANA :)

    YanıtlaSil