24 Mayıs 2014 Cumartesi

BİLİNMEYEN NO: 137

ANNESİNDEN DAYAK YEDİĞİ HALDE, YİNE 'ANNE' DİYEREK AĞLAYAN BİR ÇOCUKTUR AŞK,,
YA DA İKİNCİ HİKAYEM 'ŞÜPHE' HUZURLARINIZDA...

(ŞÜPHESİZ...)
   Çok fazla aşk meşk işlerinden anlayamadığıma karar vermiş olsam da hatun milletinin ne kadar kıskanç olduğuna defalarca şahit olmuşumdur. (Defalarca? Bak şimdi:)
   Totalde ilişki işinden anladığım şudur ki 'iki bambaşka insanın bir arada olması, olabilmesi' tek kelimeyle mucize demektir benim için ve başarabilenler kesinlikle takdire şayandırlar.
   Elbet alışana kadar insanlar birbirine ki buna ilişkinin rayına girmesi denir, ilişkiyi kuvvetlendiren aslında pek çok tartışma yaşanır aralarında...
   Ve fekat tedavisi en mümkün olmayan yara aldatmadır her halde ve ne erkek ne de kadın bu yıkımdan harap olmamış bir benlikle çıkamazlar
   Aldatma eyleminin pratikte gerçekleşmemiş oması bile yıkıcılığını engellemez aslında ve şüphesi dahi insanları karanlık diplere çekmeye yeter geceler boyu...
(SUÇLU OLAN KİMDİ?)
   İşte bu öyle bir hikayedir (bizden tek farkları) göbek deliği bulunmayan o iki ilk insandan Havva'nın (belki de gerçekten) yaşamış olduğu...
   Bu hikayeyi yazarken kutsal kitaplarda bulunan ortak ayetler fikrinden yararlandım ve hepsinden kutsal pasajlar serpiştirdim aralarına ki gidişat en azından mantıklı görünsün ve ilerlediğimde  bir Lilith karakteriyle karşılaştım ki sanırım kadınların en güçlüsü ve karakter sahibi olanlarının genleri ondan gelmiştir..
(ŞÜPHE İNSANCIL DERGİDE)
   BU ARDA ANATOMİK BİR NOT: Kadının erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmış olduğu söylenmesine (ve orta çağa kadar öyle bilinmesine) rağmen erkeğin kaburga sayısı kadından bir eksik değildir. Her ikisinde de sayı 13 tür. Belki ilk yaratıldığında erkeğinki 14 de diyebilirsiniz ki Havva'dan sonra 13 kalmıştır?
   Her ne ise durum Havva'nın sorguladığı; on üçten de en azından bir eksilmiş midir?sorunsalıdır. 
    Bakalım ne olmuş, Colombia Pictures sunar...

(ŞÜPHE, İSMİ GÜZEL DERGİ DE...)
ŞÜPHE

   Lilith’i öğrendiğimden beri gözüme uyku girmiyor, ama asıl korkum o değil aslında…
   Yanımda yatan bu adam, eşim, kaynağım, varlığım…
   Yine sabaha karşı geldi evine ve yine cevap vermeden yatıp uyudu…
  
(DÜN ELİME GEÇEN LACİVERT
DERGİNİN SON SAYISINDA)
Biliyorum, benden sıkıldı, değişiklik belki istediği, yadırgamıyorum bunu ama yılanla, hem de yaşadığımız bunca şey ve cezadan sonra buna neden olan ile tekrar yakınlaşması, elbet hayra alamet değil…
   Yüz üstü yatıyor, yine onu ilk gördüğüm andaki gibi…
   Hani uyanıp da beni ilk defa yanında görmüştün ve sol yanındaki acını unutup;  ‘’Etim, kanım, eşim…’’  demiştin…
 
‘’Rab, Adem’e derin bir uyku verdi. Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu Adem’e getirdi ve Adem dedi; şimdi bu benim kemiklerimden kemik, etimden ettir…’’
(TEKVİN 1,2; 2)

   Kaldı ki ben de seni ilk kez görüyordum, senin bir parçandan; sol yanındaki 13. Kaburgandan yaratılmama
rağmen…

‘’Havva, Adem’in on üçüncü kaburga kemiğinden yaratıldı…’’
                                                                                      (TALMUD)
(HASKT*R?)

  
Her şeye karşın beni istemiş ve yanında bulmuştun, hiçbir şeyimiz eksik değildi ve hatta melekler bile önümüzde secde etmiş, cennet bahçesinin sonsuz zenginliği önümüze serilmişti, ta ki…
   Ta ki, şu güvenip günlerdir yanından ayırmadığın ve bana evvelsi gün gizlice gelip, onunla konuşmak istemediğim halde sinsi sinsi; Lilith’den bahseden yılanın oyununa gelene kadar…
   Gerçi onda da beni suçlamıştın ya, yılan her şeyin sorumlusu olduğu, beni, bizi kandırdığı halde…
   Cennetin tek sorunu o elma ağacı idi oysa. Ona bilgi ağacı dediler ve Hayat ağacıyla karıştırmamanı tembihlediler…
   Oysa yılan da farkındaydı bunun ve senin, bizim ebedi yaşama kavuşmamıza engel olmak için, bize sonsuz hayat verebilecek Hayat ağacından uzaklaştırıp ilk günahımızın sebebi ve doğacak çocuklarımın bitmez çilesi olacak Bilgi ağacına yönlendirdi bizi…

(ADEM, HERKESTEN UZAK
DÜŞÜNCELERE DALMIŞTI)
‘’ Şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan bedenlerini ortaya çıkarmak için fısıldadı; ‘Rabbinizin sizi bu ağaçtan men etmesinin sebebi, ikinizin birer melek ve ya birer ebedi varlık olmamanız içindir…’’
(7 ARAF SURESİ- 20)
   Kulağına fısıldadığını nasıl da unuttun; gösterdiği Bilgi ağacını sanki Hayat ağacıymış gibi tanıtıp meyvesini yersen ebedi yaşama kavuşacağını…

    Ve sonrasında senin de inanmaya zaten meyilli olduğun bir yalan ile yılanın bana elmayı vermesi, doğacak çocuklarımıza bilmenin kötü olduğu şeklinde yanlış bir inanç aşılayan, bilmeyi sayemizde lanetleyen ilk günahımız; çıplak olduğumuzun örneğin, farkına varışımız…

   ‘’Böylece onları yalanlar ile aldattı. Ağacı tadınca bedenleri kendilerine göründü. Üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab’leri kendilerini çağırdı;
‘O ağaçtan ikinizi men etmedim mi ve  Şeytanın ikinize düşman olduğunu söylemedim mi?’’
(7 ARAF SURESİ- 22)
(VE O BİLGİ AĞACI İDİ)

   Lilith…
   Neden anlatmadın? Ve hatta seni terk etmiş ve bu yüzden Kızıl Denize sürgün edilmiş hem de. Çocuklarının Şeytan’a verileceği tehditlerine bile direnmiş ve dönmemiş sana…
   Bu yüzden beni yollamışlar sana öyle mi? İnanmak istemiyorum buna, inanılmaz yılanın sözlerine ama bir yanım kırıldı işte…
   Hani kaburga kemikleri bu yüzden eğridir ya; onları düzeltmeye kalkarsan kırarsın, doğruyu öğrenmek de beni kırardı ama yok değil şüphelerim, sonuçta senden duymadım böyle bir şey. Fakat geç gelmelerin, o değilse bile kim?
(CENNETTEN KOVULMANA NEDEN OLAN EYLEM)
   Uyarmışlardı bizi, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı eğer cennetten kovulursak ve sen bilmeden verdiğim, sensiz boğazımdan geçmeyen elmayı yediğinde eski dürüst sen kalabilecek miydin, beni aldatacak kadar zalim olmayacak?
  
‘’Ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın.
Yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz…’’
(7 ARAF SURESİ- 19)

      O ana kadar hiç ayrı kalmamıştık. Sonra kovuluşumuz. Senin toprakta çalışmaya, benim doğum sancısı gibi bir ızdırapla senin çocuklarını doğurmama ve sana itaate mahkum olmam…
   Asla şikâyetçi olmadım bu cezadan, asıl ayrı kalmamız, bana en büyük ceza idi…
   Seni Hint toprağına, beni ise Cidde’ye indirdiler. O yılan olacak neden bizimle geldi ki? Onun da İsfahan’a yollandığını söylemiştin geçen gün. Neden hala konuşursun ki onunla, şekli bile değişti cezadan sonra; artık karnı üzerinde sürünen bir ucube o; ama temiz kalplisin düşmanlık besleyemezsin, bilirim…

‘’(16) Rab kadına, çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim’ dedi. Ağrı çekerek doğum yapacaksın,
 kocana istek duyacaksın, seni o yönetecek…
(ŞÜPHELERİN HAKLI ÇIKMASI)
(17) Rab Adem’e, karının sözünü dinlediğin ve sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için
toprak senin yüzünden lanetlendi’ dedi.
Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın…’’
(İNCİL- YARATILIŞ)
  
   Cebrail yardım etmeseydi ve Arafat’a getirmeseydi seni, asla Müzdelife’de karşılaşamazdık biliyorsun değil mi? Koca dünya, sen bir uçta ben diğer, ne yapardım o zaman…
   Sabah olmak üzere ve ben gerçek cevapla karşılaşmak istiyorken, bir o kadar da korkuyorum, ellerimin buz kesmesi bu yüzden…
   Doğrulmanı bekliyorum tüm şüphelerimle yüz yüze gelmek için ve soruyorum sana şimdi; beni aldatıyor musun? Korkum Lilith değil ve sana sorarsam eğer şaşırma ve hemen savunmaya geçme; ‘etrafta kadın mı var?’’ diye…
(VE CENNETTEN KOVULSAK DA, BAZILARIMIZ
 İNSAN OLMAYI BECEREBİLDİ..)
  Zira korkuyorum bir kaburgan daha eksilmiş midir ki?
  Bunca cezayı çekmek zorunda bırakan eşini suçlu görerek ve yılanın da hasetiyle belki bir başka kadını istemişsindir olamaz mı?
   O yüzden saymalı ve gerçeği öğrenmeliyim, bu dünyaya yeni biri vücut geldi mi senden yakın zamanda?
   İlahi bir el ile belki ve duymuş gibi beni, yüzünü dönüyorsun yatağımızda, vücudun ellerin, yüzün hala sevdasına tutulduğum ilk an ki gibi ama affet beni saymalıyım onları, bir tanesi daha eksildi mi diye, zira hamileyim ve senin çocuğunu doğuracağım, hak ediyor musun bunu?
  Değil ise doğuramam, kaldı ki aynıyız; Lilith kadar gururluyum bende?
   Bir…
   İki…
   …
   On bir, on iki ve…
    Ve 13…

‘’Adem karısı Havva ile yattı.
(FARKLI OLDUĞUNUZ DOĞRU
BİZ ERKEKLERDEN)
Havva hamile kaldı ve Kayin’i doğurdu.
‘Rab’bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim’ dedi’…’
(YARATILIŞ 4:1- 12)


(KASIM 2013/ ÇETİN TARI)


   Velhasılı öğrenmek iyi olmadı en azından cennetin kapılarını kapadığı için yüzümüze. Ama bir kez bu olduktan sonra öğrenmekten de vazgeçmemeli idik sanırım en azından dünyayı cennet kıvamında yaşayabilenlerin başarılarını görebildikten sonra...
   Umarım beğenmiş sinizdir ve okumanıza değmiştir,, son...
   Doya doya elma yediğiniz ve kendi cennetinizde şüphelerden uzak bir yaşam kurabildiğiniz günler yaşamanız dileğiyle...
(Çetin TARI)



GÜNÜN MOTİVASYONU:

''En yakın zamanda bir elma ağaç dik,, 
ki dikili bir ağacın olsun şu hayatta...''
(Çetin TARI)

GÜNÜN SÖZÜ:

'' Adam dediğin iki kadın arasında kalıyorsa, biri eşi diğeri de kızı olmalıdır...''
(Bob MARLEY)

GÜNÜN KARİKATÜRLERİ..


ADAM & EVE ;)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder