23 Mayıs 2014 Cuma

BİLİNMEYEN N O: 136

KADINLAR KENDİLERİNİ GÜLDÜREN ERKEKLERİ SEVERLER AMA ONLARI AĞLATAN ERKEKLERE AŞIK OLURLAR,,
YA DA SU, ASLINDA NEDİR?


(SU GİBİ, DENİR)
  Mademki dörtte üçü sudur bir kadının o halde ''başlıktaki durumun oluşmasında hiç mi yoktur suyun suçu'' şeklinde bir beyin fırtınası yapacağız bugün ve kadınların (ve elbet biraz da bizim) tutarsız davranışlarında günah keçisi olarak doktorumuz Emomoto'nun aşağı deney aracılığıyla suyu ele alacağız bugün zira cansız denilen bu şeyin bir duygusu olduğunu göstermeye çalıştı kendileri nasıl mı?
   NOT: daha önce işlemiş olsam da bu konuyu kitap projeme istinaden katacağım sayfalardan biri olduğu için olabildiğince cilalanmış ve genişletilmiş haliyle sunuyorum hizmetinize...
    Hazırsa bir bardak suyu yanınıza alarak nelere kadir olduğunu okumaya başlayınız...
 ''Suyun verdiği mesajlar'' kitabıyla tüm dünyada yarım milyona yakın  satan Dr.Masaru Emoto'nun ''Aynı yerden alınan su örneklerine yazılı ve sözlü kelimelerle veya  müzikle  değişik niyetler, düşünceler yönlendirildiği ya da odaklanıldığı zaman 
(GÖR VE ONA GÖRE BULUN
ORTAMLARDA...)
’su kendi ifadesini değiştirmektedir’’. 
şeklinde özetlediği ünlü deneyidir.
     Yapılan işlem çok soğuk bir odanın içinde son derece güçlü bir mikroskop ve çok yüksek hızlı bir fotoğraf çekimi şeklindedir. Bu teknikle henüz  donmuş su kristallerini fotoğraflamıştır.
     What the bleep do we know adlı olağan üstü kitapta (Ne b*k biliyoruz ki şeklide dilimize çevrilmiş kitabı mutlaka okuyunuz) niyet faktörü ile sudaki kristalleşme farklılığı yukarıdaki resimde de olduğu gibi açıkça görülmektedir.
     Sevgi ve takdir sözcükleri,teşekkür sözcükleri dinletilen ya da müzik (Beethoven, Bach, Heavy Metal) dinletilen ya da kin ve nefret sözcükleri dinletilen su kristalleri görüldüğü gibi farklı şekilde kristalleşmektedirler.
(SENİ DOĞURAN SUYDU...)
    Deneyde fiziksel bir uyarana maruz kalmayan suya donma aşamasında yukarıdaki müzikler veya üzerinde çeşitli niyetler (seni öldüreceğim, seni seviyorum,beni hasta ediyorsun vb.) gibi etiketler yapıştılır ve kristalleştiklerinde fotoğrafları çekilir. Sonuç (fotoğraflara göre) inkara yer bırakmayacak şekilde çok güzel veya niyetin negatifliğine göre elde edilen çirkin şekilli kristallerdir.
(SU İLE BİRLİKTE KRİSTALLEŞEN KEDİ,
TEMSİLİ,)
     Buradaki ana fikre göre insanların da yüzde yetmişinden fazlası sudan ibaret olduğuna göre birbirimize karşı niyetlerimiz veya dinleyip izlediklerimizde seçici olmamızı özetleyen bu romantik görüş bence harika olmakla birlikte tam olarak bilimsel bir durumu yansıtmamaktadır.
     Kişisel kanaatime gelince; kesinlikle yadsımamakla birlikte deneyini double blint denilen bir bilimsel karşılaştırmaya sokmadığı ve James Randi'nin deneylerini daha profesyonel ve tarafsız bir laboratuvarda ispatlaması karşılığında 1 milyon dolar vermeyi taahhüt etmesine rağmen buna yanaşmaması bu romantik (ama kesin olarak yanlış demek doğru değil) düşüncenin gerçekliğine gölge düşürmektedir.
   Her şeye rağmen bundan evvel pek çok çalışma,   şifacıların hidrojen birleştirmeleri  veya  suyun infrared ışınları emmesi  ile ilgili gözle görünmeyen etkilerini meydan çıkartmıştır.  Ancak, bu çalışmaların hiçbirisi Dr.Emoto nun zarif çalışması ile boy ölçüşemez.  
   Düşünce ve güzelliğin etkisi bundan evvel bu kadar iyi bir şeklide hiç anlatılamamıştı.’’ 
(SUYU KİRLİ KRİSTALLEŞEN KEDİ)
    Naturally Well mecmuasının editörü olan Marcus Laux ise şöyle bir yorum yapmıştır  ‘’Galile, Newton ve Einstein gibi Dr. Emoto’nun net vizyonu bize hem kendimizi hemde evreni farklı bir şekilde algılamayı göstermiştir. Burada bilim ve ruh birleşerek bizim dünyayı algılayışımızla ilgili inkar edilemeyecek bir kuantum sıçraması yapmış, sağlığımızı kazanarak nasıl huzur yaratabileceğimizi göstermiştir.’’
    Gerçekliğini ispatlayamasa da insana iyi hissettiren ve belki de dedirtebilen shintoizm etkileşimli fikir pek çok yönden dünyaya yayılmayı başarmıştır. 
(SEN)
     Kaldı ki inanmamak için bir sebebimiz yok zira fikir harika; güzellik ve zerafet bileşimimize harika etkiler yapmaktadır. 
   O halde sevgil arkadaşlar düşüncenizi sürekli olumluya çevirerek olumsuz yakaladığınız düşüncelerini sanal denizinizde boğun, mutlaka bir şeyler olumlu yönde değişecektir..
(AŞK)
   Toparlayacak olursa;  Japon Bilim Adamı Prof.Dr. Masaru Emoto, içinde 70’ten fazla kristal resmi bulunan “Su Kristalleri” adlı kitabında şunları kaydetmiştir: “Su, cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.” şeklinde durumu özetlemiştir..
  Ayrıca, suyun hisleri ve şuuru da kaydettiğini ortaya çıkarmıştır. Emoto, araştırmalarıyla suyun sadece hafızasının ve bilgi taşıyıcı özelliğinin olmadığını, aynı zamanda kâinatın dilini ve gerçek sevgi titreşimini de yansıttığını ispatlamaktadır. (Diyor, ben elçiyim)
   Yani güzel sözlerin veya rahatlatıcı bir müziğin, insan bedenine ve ruhuna faydalı olması gibi, suda da mevcut olan biyolojik sistem aynıdır. 
(KİMYA VE KİMYASAL BAĞLAR)
   Bizim kültürümüze gelecek olursak; Osmanlı döneminde psikiyatrik bozuklukların tedavisinde su sesi kullanılırken, günümüzde suyun her türlü özelliği ayrı bir hastalık reçetesi olarak kabul edilmektedir.
   Günümüzde suyun tedavi amaçlı kullanılma yöntemleri arasında suyla yıkama, su akıtımı, basınçlı su fışkırtma masajları, suda yürüme, banyodan saunaya kadar varan hidro ve termoterapi yöntemleri gelmektedir. 
(KARŞINDAKİNE ONA GÖRE DAVRAN)
   Suya dokunmak, su ile temas içinde olmak bağışıklık sistemini uyarmakta, stres karşıtı hormonların üretimini hızlandırmaktadır. Suyun cilde teması sinir uçlarını uyarmakta ve nevraljiden (sinir iltihabı) migrene, kas tutulmasından eklem atrozlarına kadar bir çok soruna çözüm olduğu keşfedilmiştir.
   Ayrıca, damar çeperlerini de etkileyen su, varisleri rahatlatıyor, dolaşım bozukluklarını düzeltiyor. Sonuçta su, günümüzde çeşitli hastalıklarda tıbbi tedavi yöntemlerinin yanında, aynı zamanda destekleyici olarak da kullanılabilen doğal şifa kaynağıdır. 
(SU ZEHİRLENMESİ)
   Sonraları bu deney dolayısıyla literatüre bir 'Hado' kavramı dahil olmuştur ki bu; su kristallerini (Dörte üçümüz) mekanizmayi iyi yönde etkileyen durum, ortam olarak tanımlanmıştır. 
   Diğer yandan Dr. Emato ya göre Hado tüm maddede atomik seviyede görülen titreşim desenine verile isimdir ve bunun temeli de insan şuurudur. 
   Yıllar geçtikçe ve Dr. Emoto nun teorisi kabul gördükçe Hado anlayışıda bütün Japonya da yaygınlaştı. Öyle ki bu kelime günlük konuşma dilinin bir parçası oldu.
  ‘’Buranın hado su çok düşük haydi gelin buradan ayrılalım’’. ‘’Gelin çevremizin Hado sunu değiştirelim.’’ İşte bu tip konuşma şekilleri özellikle Emoto’nun devrim yaratan su kristalleri ile ilgili çektiği fotoğrafların yayınlanmasından sonra Japonya da çok yaygınlaşmıştır. 
(ONA YAKIN OL)
   O halde sevgili arkadaşlar insan ilişkilerine bir de bu gözle bakınız artık: ona kötü bir söz söylediğinizde veya olumsuz bir ortamda bulunduğunuzda varlığınızın büyük kısmının nasıl kirlendiğini ve doğallığının bozulduğunu, hastalandığını hatırlayınız...
   Çözüm olabildiğince olumlu ve elinizden geldiğince huzurlu ve sizi kirletmeyecek kaliteli yaşamdır. Demek istediğimin asla para ile pulla ilgisi yoktur; anladınız zaten siz onu...
   Sizi oluşturan kristallerin en güzel halleriyle salınıp ışıltılara yaydığı (nız) günler görmeniz dileğiyle...
(Çetin TARI)

GÜNÜN MOTİVASYONU:

''Yediğin meyvelerin çekirdeklerini asla çöpe atma,
 onları en yakın yerde toprağa kavuştur.''

GÜNÜN SÖZÜ: 

       ''En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir. ''

Friedrich Nietzsche 

GÜNÜN KARİKATÜRÜ:

UZUN EVLİLİĞİN SIRRI ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder