31 Ocak 2021 Pazar

İLETEŞEMEMEK

   Sıra dışı ve görkemli yaşamlarıyla 'Onlar' zamanlarının çoğunu gerekenden fazlasını yaparak geçiriyorlar, biliyorsun artık...
   Bahsedilen 'görkemli yaşam' cümlesinin içini doldurmak elbette sana kamış; maddi, manevi, ilişkiler, aile, belki çocukların... her ne ise senin için önemli olan yani...
   Fakat hayatta çok önemli olup da üzerinde neredeyse hiç durulmayan (öğretilmeyen, öğrenilmekten aciz) ve genç insanlara en az ulaştırılan bir başka cevher; bahsedilen şeyin anahtarı olabiliyor deniyor...
  Duygusal olarak  (yaşarken) bir şekilde sakat bırakıldığımızdan ya da genlerimiz sebebiyle sakat doğmamızdan kaynaklanıyor bu eksikliğimiz; Demek istediğim, iletişim konusunda o kadar zayıfız ve bu yüzden o kadar çok insan yalnız (veya bu sebeple yalnız kalıyor) ki... 
   Bildiğimizi sanıp daha ileriye gitmemiz ve daha görkemli hayatlar yaşamamıza (üstelik) ket vuran bu eksikliğimizi tekrar yazacağım büyük harflerle, evet: 
İLETİŞİM
nedir, nasıl yapılır bilmiyorsun...

   Başarılı insanların özellikleri incelendiğinde, üzerinde durulan önemli bir kavram iletişim (ileteşememek). Onlara göre iletişim ya da ilişki kurmak kadar önemli çok az şey var başarıya dair...
 
   Durum IQ dan ziyade EQ ile ilgili olduğu için belki, herkes aynı derecede başarılı olamıyor bu konuda ve bilgi açısından birer dahi olmasa da kişi, üst düzey ilişki kurabilme yetenekleri sayesinde üst düzey  ya da liderlik konumlarına çıkabiliyor...
    Velhasıl genellersek işin ve yaşamın; nihayetinde tamamen ilişkileri kurmaktan ibaret olduğunu unutmak çok tehlikeli bizler için...
   İnsanlar senin dürüst biri olduğunu bilmek ister, kibar ve güvenilir biri yani. Seni hissetmek, duyumsamak, ve gözlerinin içine bakıp içinde ne olduğunu görmek isterler... 
   Sen dürüst biri olduğunda ancak kendilerini açarlar sana, zira kötü zamanlardayız bunu biliyorsun. İyi biri olduğunu ancak iletişim becerilerin sayesinde anlar ve o zaman sana karşı iyi olurlar. İşte bu güvenle oluşan bağlar sayesinde kariyerinle birlikte yaşamın da birinci sınıf denilen yere ilerler...
   Sen hareket etmedikçe gerçekten hiç bir şey olmaz. 
   El sıkış, sarıl gözlerinin içine bak, ara, hatır sor, yemeğe çık ilgi göster. 
 Bir gurup fotoğrafında dahi insanlar ilk önce kendilerini ararlar resim içindeki. İlk kural budur; insanlar kendilerine ilgi gösterenlere ilgi gösterirler, isimlerini öğren ve iletişim nasıl olur en baştan başlayarak tekrar öğren, ne harika biri olduğunu fark etmeleri için artık...

28 Ocak 2021 Perşembe

   Hayallerine ulaşmak için, şansa mı ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun hâlâ?
   Eskileri dinle o halde; 
"Daha sıkı çalıştıkça daha şanslı olursun" 
derdi onlar, zira hayat kendine yardım edenlere mutlaka yardım edendir... 
   Her şeyin olması gerektiği gibi olacağına, kaderciliğe bazen tutunmak yine bazı durumlar için gayet yararlı olabilir gibi görünse de hayat genelde böyle işlemez; Kaynağa doğru yüzmen gerekir çoğu zaman, çöpler gibi akıntıyla beraber sürüklenip gitmemek için...
 Elbette hiç ummadığımız anlarda yardıma gelen bir yüksek zekaya bir güce inanmakta fayda da yok değil, ama yaratıcının elmayı yememizi istemeseydi bunu asla yapamayacağımıza da emin ol... Özgür irade ile davranmamızı istedi ve iyi ya da kötü seçeneğimizi (ilk günahın) kendimize e ait olmasını... 
   Daha iyi ve mutlu bir Sen istiyorsan eğer; bunun talep ettiği çabayı ortaya koyan, anlaşmanın kurallarına uyan ve fedakarlığına katlananların başlarına daima iyi şeylerin geldiğine emin olabilir, çevrende buna dair (umarım bir çok) örnek görebilirsin...
   Ne kadar çok iyi şey yaparsam başıma o kadar çok iyi şeyin geleceğine inanıyorum.. Diğerleri televizyon izlerken ya da uyurken erkenden kalkıp hayalleri peşinde çalışanların, kendilerini hayallerine adayanların istedikleri her şeyi başarabileceklerine ve dış dünyanın aciz birer kurbanı gibi hissetmediklerinden artık, adım gibi eminim...
   Eskilerle başladığımıza göre bir babaanne lafıyla bitirelim o halde yazıyı;
 'Ne ekersen onu biçiyorsun bu hayatta; bir fazlasını değil.'
 Öyleyse derhal bugünden ek tohumlarını tutkuyla; önünde yeni kapılar açılması için. 
   Ve varoluşsal bir sıkıntı, bir boşluk içinde isen de; sabahları erken kalkmak için seni motive edecek o yaşam sebebini bul artık, bir an önce..

26 Ocak 2021 Salı

ÇOCUKKEN SENİ MUTLU EDEN ŞEY..

   Basit bir kural mı istiyorsun? 
Eğer daha mutlu olmak istiyorsan,
 Seni mutlu eden şeyleri daha çok yap.

   Çok basit gibi, ama özellikle yaş almışlar için okunduğu kadar kolay olmuyor nedense? 
   Hayat yolunda başarılı (başarıdan her ne anlıyorsan) evleri, arabaları, yatları, katları olmuş ve dolu dolu bir yaşamı var gibi görünen her insanın; onu asıl mutlu eden şeyin ne olduğunu bu yoğun kalabalık içinde unuttuğuna sayısız kez tanık olacaksın.. 
   Çocukluğun şahane yılları geride kaldığında,
   pek çoğumuz kalbimize şarkı söyleten o şeyi unutmuş oluruz ne yazık... 

  O halde yapılması gereken derhal hatırlamaya çalışmaktır, bu kadar basit... 
  O yılları düşün, çocukluğunu yani? 
  Seni ne mutlu ediyordu? 
  Bisiklet sürüyordun örneğin. Hayatının en güzel zamanlarıydı üstelik uçarcasına kanatlandığın. O hissi hatırlıyor musun, memnuniyeti, özgürlük hissini...
 

  Belki de bir arkadaş grubun vardı ve şarkı söylüyordun geleceğe dair planlar yaparken, ya da gitar çalıyordun ve bunu ne güzel yaptığına dair övgüler almıştın pek çok kez. Basketbol oynuyordun canın çıkana dek lisenin bahçesinde kolasına veya annenden öğrendiğin gibi örgü örmeye başlamıştın ve kar yağarken dışarıda, kucağınla kedinle ne mutlu bir histi ilk atkını örmek...
 

   O halde düşün ve ne olduğunu bulmak için çaba harca o şeyi. 
  Çocukluğunun o sonsuz fırsatlar dünyasında seçtiğin seni mutlu eden o biricik şey neydi?  Hayatının o en güzel günlerinde ne yapmayı seviyordun daha çok.
  

   Ve bulursan birkaç ip ucu, bu haftanın planına ekle onları mutlaka tekrar denemek için ve bizimle de paylaş hata burada daha güçlensin diye tutkuların... 
   Plan yapman yeterli olmayacaktır tek başına ve onun sadece bir tasarı olarak kalmasına artık izin verme bu kez ve bunca yıl sonra kavuşmuşken yani ona...
 

   Ruhunu yükselten ve seni kanatlandıran şeyleri hatırlayıp yeniden yapmaya başladığında kaybettiğin anlara yeniden kavuşma şansın olacaktır.. 
   

   Hayatın gerçek amaçlarından biri 
 mutlu olmaktır 
sana verilen 
bu kısacık zamanda... 

   Ama
 çocukluğundaki gibi;
 gerçekten 
mutlu...

24 Ocak 2021 Pazar

REFERANS NOKTAN OLSUN..

   Ayna  nöronların keşfedilmesi,, başkalarını sadece izleyerek dahi kişisel evrimimiz üzerinde çalışabileceğimiz anlamına gelir...


   Bu bilimsel keşfin olumsuz yanları da olabileceği aşikar ve fekat benim söylemeye çalıştığım; an itibarı ile bu özel kişileri izlemek, örnek almak veya etrafımızda referans noktamız olarak seçebileceğimiz  insanlar  aramak bugünkü öncelikli görevimizdir unutma.


   Murtaza Amca dürüstlük konusunda harika bir referans noktasıdır, halam nezaket konusunda mükemmel bir başlama noktasıdır ya da minik Maya koşulsuz sevebilmemin ve sınırsız merakı öğrenmemin ne olduğunu keşfedebilmemin mükemmel birer referans noktasıdır diyebiliyorsam eğer, yani hali hazırda örneklerim varsa ne mutlu bana. 
   Yoksa bunun üzerinde ciddi ciddi düşünüp referans noktaları aramak bundan sonrası için mucizeler yaratabiliyormuş hayatında...


   Ajda Pekkan (espri konusu yapılıp b*k atsalar da) örneğin; yaşlanmanın bir yanılsamadan ibaret olup ihtiyarlamakla aynı şey olmadığını gösteren mükemmel bir (umut ve) referans noktasıdır benim için.  Michael Jordan başarma ve azim kavramlarının vücut bulması ya da Jobs özgün olmanın...

  Referans noktası olarak seçebileceğin sana ilham veren insanlar olsun bir şekilde hayatında. Olabileceklerin ve potansiyelinin artık, alt sınırını gör ve daha fazlası için umut olsunlar diye sana...


Erdem sahibi o insanları izle ve örnek al. Büyük kariyerlerinin koca koca evlerinin olması da gerekmiyor, sadece neye ihtiyacın varsa ona sahip olan insanları gözlemle daha büyüğü görebilmek için; zira  onun gibi sen de et ve kemiktensin ve aynı toprağın aynı hamurundan.
   Onlar yapabiliyorsa sen de başarabilirsin. 
   Hayatı dolu dolu yaşayan (belki yakındaki) o insanı ara, 
   hayallerinin peşinden koşmayı tavsiye edeni,
    mutlu ilişki kurabileni...


   İnsanları izle, araştır ve düşün erdemleri üzerinde
  ki sadece bu bile mucizeler yaratsın hayatında..

21 Ocak 2021 Perşembe

BASİT ZEVKLERİ UNUTMA..

   Gemiler limanda kalırlarsa fırtınalardan korunurlar fakat hiçbir gemi limanda kalması için yapılmamıştır... 

   Çoğu insandan daha fazla hata yapman yani, yaratılışın gereği; olması gerekendir anlayacağın. 
   İlişkilerinde örneğin, daha fazla başarısız oldunsa bile örneğin ve sürekli sorguluyorsun bunun için kendini; zavallı rolü oynamak yapman gereken son şeydir sakın unutma. 

   Başarısızlık,, başarının ham maddesidir... 
"Daha çabuk hata yap ve 
daha kısa sürede başarılı ol..."
  Risk yoksa ödül de yoktur zira... Pek çok insan, güvenli liman dedikleri yosun tutmuş o köhne yerde yaşamaya mecburdur. Yıllar boyu aynı kahvaltıyı eder, işe aynı yoldan gidip gelir, aynı (boş) düşünce dünyasından dar kafalılarla aynı ipe sapa gelmez sohbetleri yapar. 
   Aynı şekilde düşünür en kötüsü de...
   Eğer bu seni mutlu ediyorsa sorun yok, devam. 

  Yok bu yaşamak istediğim, bana hediye verilen kısacık zamana  ihanet diyorsan eğer mutluluk oyununa yatırım yapmalı ve kabuğundan çıkmalısın artık. Gerçek mutluluk, bu oyun içindeki bazı riskleri de aldığında ortaya çıkacak, evet. 
   Mark Twain, "Bundan yirmi yıl sonra, yapmadığın şeylerden duyduğun pişmanlık, yaptıklarından duyduğun pişmanlıktan fazla olacak" demişti...

   Öyleyse gevşe ve en iyisini düşün yaşam yollarına dair ve şımart kendini hatta. İyi bir kahveciye git ve en iyisini iste bu kez ve "kazıklanıyor muyum?" demeden bu kez, bir şans tanıyarak onlara; kendine ısmarladığın en pahalı kahve olsun bu hatta. 
   Biraz yatırım yap kendine, para harca hatta. Bunu alışkanlık haline getir demiyorum elbet ama çıkar çıkar seni dışarı ve memnun etmek için gezdir yalnız kendini bu kez. 

   Evinde, bu gidişle sen öldükten sonra kullanılmayı bekleyen pahalı takımları çıkar ve donat masayı. İlginç bir tarif hazırla kendine mum ışığında yemeniz için. 
   Kendinle barış artık ve olanları gör. Basit zevkleri de unutma ama. Kendini meltemlere bırak örneğin, kar altında yürü akşamın sessizliğinde. 

   Sen, yerdeki kuşlar ürkmesin diye yolunu değiştirenlerden değil misin? Biliyorum bu yüzden evet, umut var yani bizim gibiler için hâlâ. 
   Yolculuğun sırasında sevilmesi gereken basit ama güzel hazineleri izlemeyi de velhasıl, sakın unutma. 
  Ölmeyeceğini mi sanıyorsun?

19 Ocak 2021 Salı

DÜŞÜNME ZAMANLARIN OLSUN..

   Nasıl başardıkları  izlendi... 
  Maddi ya da manevi servetleri akıl almazdı ve kontrol ettikleri dünya...


 Yaşam alanları sanki masaldı ki duydukların hayallerinle sınırlıydı. Bahsettiğim onlar'ın olağan üstü zengin olması da gerekmiyordu aslında ve bazıları inanılmaz keşifler yaparak adlarını böyle kazıdı tarihe ve bazıları sadece sanatlarıyla. 


   Başarılı denilen insanlardandı onlar ve bir ortak noktalarının şu çok önemli ama mütevazi alışkanlık olduğu görüldü sonra:
 "Düşünmek için 
zaman ayırıyorlardı kendilerine 
Hergün" 
   Her sabah birkaç dakika ve  gözlerini kapayarak düşünme zamanları tanıyorlardı kendilerine meditasyon yapar gibi; oldukça basit, ama onlara bakarsan bir o kadar etkili.. 
  Ama meditasyon ya da dua değildi yaptıkları sadece düşünmeye ayrılan kendinle baş başa kaldığın bir zaman...     
 peki senin sadece lüks olarak gördüğün o düşünme zamanlarında ne yapıyor, ne düşünüyorlardı? 


  Hayatlarını başarılı insanların ortak noktalarını bulamaya adamış yazarlara göre; bazen yaşamın anlamını, bazen hayatta nerede durmak istediklerini, iç gözlemlerini, hissettikleri huzur ya da huzursuzluğun kaynağını; ki tüm bunlar normal zaman ve gürültüde duyulabilecek şeyler değildi ve cevaplara ulaşamayanların yapması gereken elzem bir alışkanlıktı yani bu...


 Sessizce oturup, hareketsiz, gözlerin kapalı akışın sesini duymak ve onunla bir olmak adına sakince düşünmek...
 Çoğu insanın hayatının en güzel (ve çoğu) saatlerini olayların sadece uygulama taraflarına vakit harcayarak geçirdiğinin farkında mısın? Oysa başarılı insanlar düşünmeye ayırdıkları bu mütevazi zamanlar sayesinde önceliklerini ve odaklanılması gerekenler hakkında daha iyi bir anlayışa sahip oluyorlardı. 
   Daha iyi kararlar alıyorlar ve daha bilgece tercihler yapmayı beceriyorlardı evet. Daha fazla düşünmek seni daha az tepkisel ve daha fazla insan yapıyor. 


   Düşünmeyi hayal kurmakla bir tutup aşağılayan bir toplum içinde yaşıyorsun, doğru. Ama aşabilir ve her sabah kendine düşünme ve hatta hayaller kurma için bir şans tanıyabilirsin artık. Bir zaman sonra hayatının nasıl değiştiğini ve cevapların aslında ne kadar yakın olduğunu gördüğünde bana teşekkür edebilirsin. 


  O zaman kadar sessiz zamanlar dilerim sana, kendinle kafa kafaya verip bundan sonrasını beraber planlayacağınız ve sessizlik içinde cevapları artık kolayca duyabileceğin zamanlar...

17 Ocak 2021 Pazar

İLK EMİR: OKU...

   Okumak, içinde dallanıp budaklanan bir ağaç gibi köklenir damarlarında farkında olmadan sen ve sonsuza dek artık... 


   Okuyarak arızalarını (psikoloji) da düzeltebilir insan ki bu yöntemin bir de adı vardır; Biblioterapi denilen. 
  Etrafın ve baktığın aynalarda normal olarak tanımlayabileceğimiz bir insan evladı bulunmadığına göre bu devirde, okumak zevkten öte bir mecburiyet olarak görülmeli daha çok..       
  Bozuk ruhiyeti düzeltmek içinse kişisel evrim ve pikoloji kitapları okumanın gerekliliği yanı sıra bugünkü tavsiyem aslında biyografi okumandır.   
   Ve bugün sevgili arkadaşım, Tesla'nın biyografisini okuyarak örneğin dünyayı garip bir dâhinin keskin gözlerinden görmeyi deneyebilirsin ya da Mandela'nın  insan onuru adına verdiği katlanılması zor mücadeleyi. 


   Picasso'nun sanat için hangi karanlık yollardan ilerlediğini, Da Vinci'nin nasıl kendisi ve birçok kişi olabildiğini... 
   İddialı haber, okumanın; onların dehalarının bir kısmının da sana bulaşmasını sağlamasıdır emin ol. 
Zira olağanüstü bir kitaba 
dokunan bir el asla eskisi olamaz.
 Yeni bir fikir tarafından esnetilen aklın 
asla eski boyutlarına geri dönemeyeceği gibi... 
   İşin kötüsü sonradan öğrenilmesi zordur bu alışkanlığın, ana sütüyle ve ailedeki birinden geçer daha çok.  O yüzden örnek ol  küçük insanlara ki bulaşsın hastalıkların en güzeli onların pembe kanlarına da...


  Gençlere tavsiye ver mutlaka bu konuda ki bil; bu insanlık görevindir; etrafında (örümcekle eşdeğer dimağlar yerine) normal insanlar görmek istiyorsan artık. 
   "Bir insan kirasından, kıyafetinden hatta yediği içtiği masraftan kısabilir ama kitaba verdiği paraya asla acımamalı" diye büyük öğütler ver onlara, bu karanlıktan kurtulabilmemiz için artık. 

   Velhasıl hayatını tamamen yeni bir seviyeye yükseltmek ve dünyayı algılama biçiminde devrim yapmak istiyorsan gerçekten, tek bir kitaptaki tek bir fikrin bazen yetebileceğini bil ki aramaktan vazgeçmeyesin onu. 
   Sadece bu alışkanlık sayesinde daha iyi insanlar ve daha iyi bir dünyaya dönüşebilir hayat. 
   Diğer yandan kütüphanene sahip çık ve okuduğun değerli kitaplarla geliştir onu. Belki çocuklarına bırakacak en kıymetli hazinen bu olacağı için.


   ve şu sözü de unutma ama; 
okumayı bilmek ama okumamak 
neredeyse okumayı bilmemeye eş değerdir... 
   Her gün iyi şeyler okumaya zaman ayır. 
   Aklını büyük ve şaşırtıcı fikirlerle doldur. 
  Ruhunu umut ve ilhamla donat. 
  Çok kitap almak gibi bir alışkanlığın varsa da suçlu hissetme sakın kendini. 
  Ha, bir de blog oku teknolojiyle biraz barışıksan. 
  Bu satırları okuyorsan tabi sorun yok demektir zaten, benim lafım okumayan o mutsuz cahillere.


   Seni kıt akıllarıyla eleştirmeye kalkarlarsa da, orta parmağın bunun için yaratıldı; gönül rahatlığıyla göster onlara...
(* ekleme& paylaşma için; aşağıdaki kutucuk...)

15 Ocak 2021 Cuma

BAŞARDIN, KUTLARIM...

   Ben bir insanım, yani tamamlanmamış bir eserim...









 Başarmış olmanın yükünü kaldıramayabilirim yani bazen. 

İyi bir yuva kurmuş olmanın, bir işe sahip olmanın ya da bir çocuğunun olmasının hatta, bir başarı olması gibi yani.

 En başarılı olduğun anlar fakat, en savunmasız olduğu anlardır aynı zamanda insanın. 

  Başarmış olmak rahatlığa, verimsizliğe ve en kötüsü k*çının tavana vurmasına neden olan şeydir çoğunlukla ve hatta kendine aşık olmana körkütük. 

   Çaba göstermeyi bırakmaktır artık başarı, risk almayı seni sen yapan şeyleri, kazanmak için çabalamayı...

   Cundadaki Rum mezeleri cennetten çıkma ve tıka basa dolu o meyhanedir örneğin başarı. Yer yok diye burunları havada en arkadaki o kötü masaya oturttukları o meyhane. Memnun kalamamıştın tabi.  Ama bu hakkı gördüler kendilerinde başarılı oldukları için ki sonun başlangıcıydı bu emin ol...


    Ya evlenmeden önceki o romantik, enerji dolu mutlu insan? Başarmıştın değil mi? Daha mutlu olman gerekiyordu ve bir kızın da oldu belki. Tüm tartışmaları, sidik yarıştırmaları, ağır söz yarışlarını kazandın, başardın yani tebrikler. 



   Ama hiçbir şey başarı kadar başarısızlık yaratmaz bunu unuttun. Başardığın, başardığını sandığın ve seni sen yapanın çabaların olduğunu aslında unuttun... Mutsuzsun...



   hayat sonlar ya da başlangıçlar değil galiba, yada başlamak ya da bitirmek. Arada geçen her şey sanki daha çok. yürümek, takılmak, düşmek ama kalkmak ve yine ilerlemek kabullenip daha iyisi olabileceğini ve yapabileceğini bilerek..   

   Başarmaya gelince, sadece bir kazanan olmayı boş ver zira başarmak bazen kaybetmeye eş değer. Başarmak daha çok bir yolculuk dedikleri gibi, tekrar tekrar çıkılan ve pencereden çiçekli kırları izlediğin, 

  Kimsen olmasa da. sen varsın sonuçta; zira bu da dünyalara değer şeydir belki de yaşamak...