17 Ekim 2015 Cumartesi

BİLİNMEYEN NO: 163

İLK KİTABIM YAYINLANDI
DESTEKLEYEN CESARET VEREN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLERİMLE
GOA YAYINCILIK PRESENT
''DAMDAN DÜŞENLE SOHBETLER''

(okudum ve kafam karıştı)
   Sadece notlar alıyor ve ama sürekli okuyordum. Depresif olduğum tüm zamanlarda, akut sıkıntı ya da insan olmayan insanlarla bir araya gelme mecburiyetlerimde...
   Yazmak? Aklımın ucundan geçermiydi bilmiyorum ama eğer yazarsam o kadar da zor olmayacağının farkındaydım sanki zira arkadaşlarımın (aday) kız arkadaşları için mesela ; romantik bir şeyler karalanması gerekiyorsa ya da yeni tanıştığım birine (ilk gençlik) okkalı ve zekâma (ve elbet aşırı romantikliğime?) dair ışıltıyı göstermem gerekiyorsa (ki hep gerekir) istediğim gibi kelimelerle oynayıp onları (ve fekat devrik) cümleler haline getirebiliyordum...
(Fekat sonra berraklaştı her şey)

   Derken o kitaba rastladım (yine depresifken ki hep öyleyim)... Bundan kurtulmama yardım edecek bir sürü ıvır zıvır arasında çamur içinde parlayan sapsarı altının yankısıydı okuduğum; 'bir ay için 50 bin kelimelik bir roman yaz!' diyordu; iyi hissedeceksin kendini...
   Ve elbette yazmadım...
(Ve olgunlaştım)

  Ama yazabileceğimi fark ettim ve o ana kadar pek çok (klişe) kişisel gelişim kitabı okuduktan sonra bana iyi gelen şeyleri paylaşabileceğimi daha doğrusu kendimce tekrar etmiş olarak daha iyi uygulayabileceğimi  ve ardından bu bloğu açtım...
(arkadaşlarım oldu)

   Yazdıkça sağaldığını fark ettim zehrimin ve en azından sabahları uyanmak için bir sebebim oldu ve derken insanlar bu acemi yazarı okumaya başladılar. (demek ki sınıf gözetmeyen okuyanlar vardı...)
   Bazıları yorum da yaptı ve şaşırttı beni hiç tanımadığım insanlarla kendi hapishanem içinde yan hücredeki birinin sadece sesini duyarmışım gibi...
(Ve oldu işte)

  Duvara tık tık vurarak (harf denilen sinyallaller ile) iletişim kuruyorlardı benimle ve okunabildiğini söylediler yazdıklarımın ve devam edebileceğimi. 
   Oysaki yazdığım onlar için değildi fark etmediler...
   İnsanın okuduğu tüm kitaplardaki bilgiyi bünyesinde bulundurma arzusu aynı kişinin o güne kadar yediği tüm yemekleri midesinde bulundurma arzusuna benziyordu ve yenilen bedensel olarak hazmedilirken okunanların da fiziksel olarak özümsendiğini fark etmişim ve o özütün insanı olduğu kişi haline getirdiğini...
(Aşkı da buldum derken...)

   Velhasıl okumayı kişiyi yazmaya hazırlayan bir süreç olarak gören arkadaşınız okumanın beyni yaratıcılık adına tetiklediğini düşünerek size de aynısını yapmanızı tavsiye edecekti bir çok sefer ve inatla.

   Çok büyük bir oran hayır, beceremem dese de kendi tarzında bir şey karalama yeteneğine sahip hepimizin aslında birer yazar olabileceğini kendi naçizane görüşümle belirtmek istedim hep, ki aynı iddiayı sonuna kadar savunacağım bu yüzden kural şudur bence; okuyabiliyorsan yazabilirsin de. Kaldı ki kimse senden Anna Karenine beklemiyor rahat ol...
(Tüm bunlar onun sayesinde oldu; ÇETİN'İN)

   Bununla ilgili birkaç anektot daha yazmak istesem de tadında bırakma gayretiyle 'okumanın ve yazmanın yalnızlık gerektirdiğini bilen biri olarak' kendiniz ve kitaplarınız (ve kitabım ;) la mutlu günler dilerim size yarına kadar..
 Yeni kitabım vatana millete ve AB'ye hayırlı olsun.. 
  Şimdi çıkıp kutlayabilirsiniz; bugün cumartesi...
(Yazdığı ilk kitabı sayesinde ve elbet onu okumam)


3 yorum:

  1. Hayırlı olsun ve tekrar tebrik ederim. Bol okunsun inşallah ve kazandırsın da :))) Nereden alabilirim?Bir not düşerseniz okuyucularınızı aydınlatmış olursunuz.Sevgiler ,hoşcakalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkur ederim ilgi we yorumunuz icin. durum oki suan sadece online kitap sitelernde satilior. sanirim haftaya raflarda ;)

      Sil
    2. Tesekkur ederim ilgi we yorumunuz icin. durum oki suan sadece online kitap sitelernde satilior. sanirim haftaya raflarda ;)

      Sil