ARTIK BİR ARKADAŞIMIZ, AKRABAMIZ, KARDEŞİMİZ, HOCAMUZ YA DA BÜYÜK BLOGGERİMİZ BİR YAZARDIR DİYEBİLİRSİNİZ GİBİ ;)
3 YIL GOA'NIN YAZARIYIM...
(Yeni yıl hediyem) |
Büyük haberi aldığınıza göre artık içinize su serpildiğini söyleyebilirim zira onca zaman beni takip edip (çoğu zaman) ağdalı yazılarımla cebelleşip ve garip derinliklerinde dolaşırken fikirlerimin, okuma zahmetinde bulunan siz arkadaşlarımın emeklerini boşa çıkarmadığımı söyleyebilirim demektir.
'Yazmak zor oldu mu?' diye soracak olursanız elbette kafamı yukarı aşağı hızlı hızlı sallayarak cevap verebilirim size ama asıl önemlisi bunlar için entellektüel bir çaba içinde savrulduğumu tam olarak söyleyemeyeceğimdir. Yaptığım, kendi okuduğum ve bana iyi gelen fikirleri (ama daha çok paradigma kayması yaratmak adına) sizinle paylaşmaktan ibaretti. yani asla Amerika'yı yeniden keşfetme derdinde olmadık. (Bu arada orayı da biz keşfetmişiz ya lan ??)
Bu bağlamada uzatmadan size durumu özetleyeyim ki Sevgili dostum (Öhöm!) Robin Sharma (Ferrasini Satan Bilge) ile aynı yayın evinin yazarlarıyız artık...
(İÇİMİZ AÇILSIN MANASINDA...) |
Bir düş (benim için) baştan beri beni okuyan arkadaşlarımın gözleri önünde gerçeğe dönüştü. bir yazar gibi davranan kendisine telkinlerde bulunan, sabahın köründe kalkarak yazmak için kendini zorlayan ama bu arada zevkle ve pek çok saatlerini kitap okumaya ayıran, inatla devam eden, yolun sonunu göremese de asla 'ne için uğraşıyorum?' demeyen ve olacakları düşünmeden kader kapısını zorlamak adına onun üzerine yazdıklarını yığıp, büyük bir gürültüyle yıkılıp yeni yollar açılması için onu zorlayan (Bu ifade güzel oldu yalnız) bir adamın Çalışma+ doğru zaman denilen şans faktörünü ağı ağır kendi lehine döndürmesine tanık oldunuz.
(HER DAİM GÜZEL OLUNABİLİR...) |
Tek başına tüm bu anlattıklarım beni izleyen en azından bir kaç kişiye dahi esin verebilmişse eğer asıl başarıyı elde etmişim demektir. Bir insan daha başka ne isteyebilir ki....
Kitabımın giriş bölümünü aşağı ekleyerek konuyu nihayetlendiriyorum ve kitabın adına gelecek olursak ilk duyulduğunda garip gelse de altındaki mana bakımından mantıklı görünen bir isim tercih ettim: ''Damdan Düşenle Sohbetler...''
Ama daha parlağını bulabilirsek kitap çıkana kadar değiştirme ihtimalimiz de yok değil. ve girişi okuyunuz bakalım; bir profesyonel olduğu iddiasında asla bulunmayan bu kardeşiniz ne ilgili yazmış...
DAMDAN DÜŞENLE SOHBETLER: YAZAN ÇETİN TARI...
‘’Yazdıklarımız, bizim yarattığımız eserler değil,
Kazıp çıkardığımız, zaten olan varlıklardır…’’
Stephen KİNG
GİRİŞ
Bu kitabın
yazarı kendini bildi bileli kişisel gelişim kitapları okumakla birlikte ne 150
kilodan 80 kiloya inmiş (hep 80 idi) ne de günlerce aç, sefil kaldığı bir hayat
deneyimi sonrası bilge bir şamanla karşılaşıp ondan öğütler dinleme şansına
nail olmuştur. Korkunç bir hastalık ya da kaza pençesinde (şükür ki) ölümden
dönme deneyimi gibi uç süreçler ardından Nirvana benzeri bir seviyeye yükselip
bambaşka biri de olmamıştır. Ya da imkânsız süreler içinde dilekler tutarak
milyoner olamamış ve en kötüsü de Oprah Winfrey’in programına da davet
edilmemiştir. (Henüz)
Elindeki
kitap çok saygı duymakla birlikte yazar P. nin kitabı ‘Hayatınızı 7 Günde
Değiştirin’ ya da S. ’nin ‘Bir Dakikada Hayatınızı Değiştirebiliriz’ ve hatta
R. nin ’59 Saniye’ ya da Ş. nin ’48 Saniye’ kitapları gibi (gittikçe kısalan)
mucize süreler içinde ütopik değişimler vaat etmiyor üzgünüm.
Ve yazarının
amacı haddi olmayacak bir iddia ile insanlığı kederden kurtarmak ya da Nobel
ödüllü bilim insanlarının bile anlamakta zorlandığı kuantum fiziğinin garip
dünyasını çoktan çözüp (üstelik) sosyal hayatı açıklamakta kullanan aşırı
zekiler gibi ‘’Kuantum Kedisinin Mama Saati’’ benzeri bir kitap okutmak hiç
değil.
Ama sevgili
arkadaşım bu kitap; Aytmatov’un, ''İnsan bugün kendisini olduğu
gibi kabul eder; ama onun tabiatında yarın başka biri olmak vardır.''sözünü
odakta bulunduran, Johann Pestalozzi’nin, "Yaşamımda
edindiğim en büyük bilgi şudur; Kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene, hiç
kimse yardım etmez." tarzında değişim için ilk şartın ‘kişinin hazır
olması’ olgusuna inanan ve sonuç olarak Huxley’in;
"İnsanın tüm evrende kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır;
kendisi." deyişi ile değişimin öğrenme ve deneyim ile gerçekten de mümkün olabileceğine
yürekten inanan bir mantıkla yaşanmış ve yazılmıştır.
Kitabın
yazarı bibliyoterapi ve bilme erdemlerine güvenen ama okuruna gül bahçeleri
vaat etmeden ve ayakları yere basarak, atıldığı yaşam kıyısında nefes almasına
yardımcı olduğunu gördüğü kendi hayat deneyimlerini, kendi tarzıyla ve mümkün
olduğunca araştırma ve hikâyeler ile destekleyerek sunmaya çalışmaktadır.
Yalnız olmadığın (ve olmadığım) tezi ile yola çıkan
yazarın tek amacı varoluşsal problemlerle boğuşan insanlara aslında ne kadar
normal olduklarını damdan düşen insanlara ait hikâye ve araştırmalar
yolu ile anlatabilmektir ki damdan düşmeden önlem almak mümkün olabilsin…
‘’Dünyada adamakıllı tanımak istediğim tek
kişi benim…’’diyen Oscar Wilde ile aynı kafadaysan, elindekinin doğru kitap
olduğunu söyleyebilirim...
(KİTAP ŞUBAT MART GİBİ RAFLARDA ;) |
****
ÖZETLE... |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder