17 Aralık 2015 Perşembe

BİLİNMEYEN NO: 171

OKYANUSTA ÖLMEZDE İNSAN GİDER BİR KAŞIK SEVDADA BOĞULUR*...
YA DA BİN MİSKET TEORİSİ İLE ÖLÜM ZAMANI HESABI?

   (* Cemal Süreyya)
(SADECE ÇOCUKLAR YETERİNCE ZEVK ALABİLİR YAŞAMDAN)
   Önündeki kağıda bir karış kadar aralıklarla iki nokta koy şu an ve bembeyaz kağıtta ne kadar çaresiz ama anlamsızca güzel durduklarının farkına var...
   Ve şimdi sana vereceğim sırra kulak ver; 
   ''Soldaki nokta öncesinde hiçliğin olduğu, 
hatırlayamadığın doğumun 
ve ondan sadece bir karış uzaktaki
 ikinci karanlık ise ölümündür...''
   Şimdi de asıl görevine odaklan; 
  ''Bu iki nokta arasında şimdi neredesin? Şu an bulunduğun zamanı doğum ve ölümünü temsil eden iki nokta arasına yerleştir... 
(BEKLEMEK)
NE KADAR ZAMANIN KALDIĞINI 
GÖREBİLİYOR MUSUN ARTIK?
....
   
   Yeterince karardıysa için şimdi de çocukluğunu düşün ve kız, erkek hepimizin kavanozlarda biriktirdiği misket oynadığımız zamanları... 
   Misket dediysem benim zamanımda 'misket almak' diye bir kavram erkekler arasında ayıp sayılırdı aslında zira çeşitli misket oyunlarından birine katılıp, kendiniz kazanmalıydınız bunları. 
(YAŞADIĞININ FARKINDA OLMAK)
   Elbette kaybederseniz çaktırmadan aşağı mahallenin bakkalından alınabilirdi sorun yok ama bu kez yepyeni misketleri kaybetme korkusuyla en zayıf rakipleri ya da küçük çocukları aramalıydınız yeniden misket kazanmak için...
(GEÇİCİ VE UÇUCU VE SONLU VE...)
   Misketle (bilye...) ilgili en unutulmaz anım 50 şerine oynadığımız, yere dizildiğinde üç dört metre yan yana misketin bulunduğu bir (deli) oyuna katılmak olmuştu. 
   Bu oyunda herkes misketini karşıya atar (yani açılır) ve en ileri atan kişi ilk atma hakkını edinir ve uzaktan atarak vurduğu misketin sağındaki tüm misketi alma hakkı kazanırdı. 
  İşte bu oyunda o kadar açılmıştık ki (bakkal Şemsi Abi'nin dükkanının önünde oynuyorduk ve o da oyuna dahildi) yan yana bir kaç apartmanın bahçe duvarını geçmişti misketlerimiz ilk atma hakkı kazanabilmek için... 
KALAN HAYATIN
  Tabi ki en uzaktakiler görmeden ve sadece misketlerin bulunduğu yere körlemesine atış yaparken ilk oyunda tüm misketlerimi (daha atma hakkı kazanamadan ) kaybetmiştim.
(YAŞAMAK BERABER)
   Velhasıl yerde o kadar çok misket dizilmişti ki tekrar cebimde kalan on beş yirmi misketi dizip oyuna tekrar katıldığımı kimse anlayamadı... 
  Finalde çoğunu kaybetmiş olsam da en azından yarısını aldığım misket oyununu sana anlatma sebebim aslında hayatı ve kalan günlerini sana anlatabilecek daha harika hiç bir şeyin onun yerini tutamamasındandır...
   Demek istediğimi yine bir hikaye anlatmak, anlaşılabilme ihtimalimi artıracağından uzatmadan asıl kısma geçmek istiyorum...
(HAYAT ÇİZGİSİ)
  Hazırsan arkana yaslanıp basit bir alıştırma ile içselleştirebileceğin ve gerçekten kullanabileceğin (şu an misket arıyorum, eskisi gibi kolay bulunmuyorlar) bir alıştırma seni beklemekte.
                                    Adı; Bin Misket Teorisi...
***
 Yoğun iş temposundan iyice bunalmıştı. 
Vakit akşam olmak üzereydi; ama mesai kavramına  yabancı olduğu için evine ne zaman gideceği yine belli değildi.
(GÜZELLİK)
Başını iki elini arasına alıp gözlerini sıkıca kapadı. 
Çok para kazanıyordu, yöneticiydi. 
Birçok insanın imrenerek baktığı bir konumdaydı. 
Ama yaşadığı hayatı, hayat olarak görmüyordu...

“Ne biçim bu hayat böyle!” 
diye söylendi bir an için kendi kendine. 

Hafta sonları dahi evine gidemiyordu. 
Toplantılar, iş seyahatleri, yazışmalar 
ve koşuşturmacayla geçen bir hayat... 
Ailesine vakit ayıramıyordu. 
Pek çok yakın dostunun adını dahi unutmuştu. 

(DÜŞÜNMEK)
Karamsarlık içinde kıvranırken, 
birden çekmecesindeki küçük radyo geldi aklına
Radyoyu açtı. 
Müzik ile biraz rahatladığını hissetti. 
Müziğin ardından duyulan yaşlı bir adamın konuşmasıyla 
gayri ihtiyari radyoyu kapatmak istedi. 
Ama garip bir çekimle birden durdu.
İlginç bir teoriden bahsedeceğini söylüyordu adam. 
“BİN MİSKET TEORİSİ”
idi anlatacağı... 

Dinlemeye başladı: 

“Bir gün oturdum ve biraz aritmetik yaptım.'' diye başlıyordu adam konuşmasına. radyonun sesini biraz daha açma gereği hissetti...
(VE İDRAK BELKİ)
''Ortalama bir kişinin 
yetmiş beş yaşına kadar yaşadığını varsayalım. 
Biliyorum, bazıları daha çok, bazıları daha az yaşar. 

Ama biz yetmiş beş yıl yaşadığını düşünelim. 
Bir yılda 52 hafta olduğu için,75’i 52 ile çarptım 
ve ortalama ömre sahip bir insanın 
tüm hayatında yaşadığı 
cumartesi sabah sayısı olarak 3900 rakamına ulaştım. 

Şimdi iyi dinleyin. 
En önemli kısmına geliyorum. 
Bütün bunları ayrıntılı olarak düşünmeye 
(yazık ki) elli beş yaşında başlamıştım. 
Yaptığım hesaba göre bu yaşa kadar 
2180’in üzerinde cumartesi yaşamıştım 
ve eğer yetmiş beş yaşına kadar yaşarsam,
 yaşayacağım cumartesi sayısı sadece bin adet olacaktı.

(HEPSİ ŞU AN İÇİN
ELİNDEKİ TEK OLAN)
Bir oyuncak dükkanına gittim 
ve elindeki tüm misketleri aldım. 
1000 adet misketi bir araya getirmek için 
üç tane daha oyuncakçı dükkanını ziyaret ettim. 
Bunları eve getirdim 
ve atölyedeki radyomun yanında duran büyük, 
şeffaf bir kavanozun içine hepsini doldurdum. 

O günden sonra, her cumartesi kavanozdan bir tane aldım. Misketlerin azaldığını gördükçe, 
hayatımdaki önemli şeyleri daha fazla düşünmeye başladım. Anladım ki, 
( YA DA ÇOCUKLARA YAKIN OLMAK)
dünyadaki zamanımın akıp gittiğini görmek kadar 
önceliklerimi düzene koymama 
hiçbir şey yardım edemez...”

Yaşlı adamın anlatıkları o kadar etkiliydi ki, 
genç iş adamı adeta dünyadan kopmuş, 
radyoya kilitlenmişti. 

Yaşlı adam şu cümlelerle konuşmasını tamamladı:

(VE HAYVANLARA, DOSTLARA, DOĞAYA)
“Programı kapatmadan önce 
şimdi size son bir şey anlatacağım. 
Bu sabah kavanozun içindeki son misketi de aldım.
 Eğer önümüzdeki cumartesiye kadar yaşarsam, 
bana biraz daha zaman verilmiş olacak.
 Unutmayın,
(ÖLÜM MELEĞİNİ ÇİRKİN BİLİRDİM BEN,
 OYSA O KADAR GÜZELDİ Kİ...)
 hepinizin kullanabileceği en önemli şey, 
öncelikle size hediye edilen kalan zaman ve ardından
biraz daha fazla zamandır...”
   O halde yaptıkların için hayıflanmayı bırak artık ve yapmadıklarına odaklan ve kalan hayatını görselleştir bugün...
zira bu sondu doğmadan önce her ne isen hatırlayamadığın, doğumundan sonra da o olacak hem de hesaplanamayacak uzun zamanlar boyu...


REKLAMLAR:
 İLK KİTABIM KİŞİSEL GELİŞİM/ PSİKOLOJİ
DAMDAN DÜŞENLE SOHBETLER
KİTAP SATILAN HER YERDE...

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder