14 Kasım 2016 Pazartesi


ÖLÜ ADAM, BEN VE DİĞER HİÇKİMSE...

BÖLÜM 4

ZAMAN

(ZAMANA FAZLA DA KAFANI TAKMA)
   Zamanın ne olduğuna dair bilebiliyorsam eğer küçücük bir kırıntı, sana da anlatacağım rehber olsun diye eğer gerçekten varsa bu şey...
   Uyuyorken sen örneğin, bir dev olmanın ne kudretli şey olduğunu tadabilmen için Jonathan Swift'in  Güliver'ini okuyacağım sana, fısıldar gibi ve bu kitapta geçen ve bence zamanın ne olduğunu da en iyi anlatan paragrafı fısıldayacağım kulağına;
    ...Liliput ülkesindeki cücelerin, kahramanın cep saatine nasıl bir şaşkınlıkla tepki verdiklerini  anlatan...
   ''Liliput'lulara tamamen yabancı olan bu tuhaf makine İmparatorun büyük ilgisini çeker ve kendisine açıklanamaz gelen yelkovanın dönüşünü, saatin içindeki hiç durmayan sesi büyük bir dikkatle gözlemler.
   En güçlü muhafızlardan ikisi, saatin halkasından bir sırık geçirirler ve biracı çıraklarının bira fıçılarını taşımaları gibi omuzlarında taşırlar.''
  Tuhaf alet incelenir ancak bilginlerin fikirleri 'birbirinden çok farklıdır.'
   Sonunda saray adamlarından biri rapor verir:
  
(DEV OLDUĞUN HER YERDE,
EĞİLMEYİ DE BİLECEKSİN, GÖREBİLMEK İÇİN...)
''Tahmin ettiğimiz gibi bu alet ya bilmediğimiz bir hayvan ya da devin taptığı Tanrıdır. ama biz ikinci görüşe daha fazla ihtimal veriyoruz çünkü bize ; bu şeye danışmadan nadiren bir iş yaptığını söyledi...''
   Fakat zamanın ne tehlikeli bir aldatmaca olup içinde bir kere sürüklenmeye başladığında kıyıya yanaşmanın da ne kadar zor olduğunu da hatırlatacağım sonra.
  Japonların 'Sessiz Zamanlar'ını getireceğim gözlerinin önüne; çay evi denilen o basit ve küçük mekanda çay içmeleri ve her ritüeli zamandan ne kadar ırak, soyut ve sonsuz ama acelesiz yaşadıklarını...
Bundaki bilgeliği, farkına varabilmeyi, zamanı uzatabilmeyi...
Zamanın dışına çıkıp tekrar tekrar seninle birbirimizi görebilmeyi...

(Çetin Tarı KASIM/2016)


REKLAMLAR:


     
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder