8 Ağustos 2013 Perşembe

BİLİNMEYEN NO 24;

CUMA HATIRLATMALARI..

(OLUMLU GERİ DÖNÜTLER
VEREN ARKADAŞLARIMA..)
(İYİ HİSSETTİREBİLİYORSAM
NE MUTLU:)
  Sevgili arkadaşlar yaklaşık bir aydır her sabahın köründe kalkarak kendinizi iyi hissetmeniz adına yaşamımda yer etmiş kişisel gelişim paylaşımlarını yazmak üzere kendimi parçalıyorum..
  Bu orada iki şey fark ettim ki, 1. si bazı çok önemli fikirlerin eski yazılarımda kalarak unutulmakta olduğu iken 2. si de çok yorucu bir işe kalkıştığım olmuştur.. 
(AYARLI EGO; KEŞKE..)
  Sakın burada su koyvermeye başladığım duygusu oluşmasın zira kendimin de (kendi hakkımda) pek çok şey öğrendiğim bu süreçten fazlasıyla memnun olmakla birlikte başka sosyal paylaşım platformlarında tanımadığım arkadaşlarımca bana yapılan olumlu geri dönüşlerde fazlasıyla mutlu olmamı sağlamakta..


  Velhasılı cuma günleri uzatmamak kaydıyla eski yazılarımda kalan vurucu fikirlerden derlenen bir potpori hazırlamak ve bunu gelenekselleştirmek niyetindeyim.. ve uzatmadan başlıyorum (yoksa yazıya yer kalmayacak..)

14 TEMMUZ 2013 PAZAR   (BİLİNMEYEN NO 1:)

 DÜŞÜNCE GÜCÜ VE SU KRİSTALLERİNİN    YAŞAMIMIZA ETKİLERİ

(DUYGULARIN KRİSTALLERE ETKİLERİ)
   Bu bölümde büyük oranda sudan oluşan bizlerin bu ana yapı maddesinin Dr Emoto'nun deneylerinde çeşitli duygulara nasıl tepki verdiğine şahit olmuştuk..
* ''Suyun verdiği mesajlar'' kitabıyla tüm dünyada yarım milyona yakın  satan Dr.Masaru Emoto'nun ''Aynı yerden alınan su örneklerine yazılı ve sözlü kelimelerle veya  müzikle  değişik niyetler, düşünceler yönlendirildiği ya da odaklanıldığı zaman ‘’su kendi ifadesini değiştirmektedir’’. şeklinde özetlediği ünlü deneyidir..
 Deneyde fiziksel bir uyarana maruz kalmayan suya donma aşamasında yukarıdaki müzikler veya üzerinde çeşitli niyetler (seni öldüreceğim, seni seviyorum,beni hasta ediyorsun vb.) gibi etiketler yapıştılır ve kristalleştiklerinde fotoğrafları çekilir. Sonuç (fotoğraflara göre) inkara yer bırakmayacak şekilde çok güzel veya niyetin negatifliğine göre elde edilen çirkin şekilli kristallerdir..
(YAŞ İTİBARI İLE, SUYUN HALLERİ)
Buradaki ana fikre göre insanların da yüzde yetmişinden fazlası sudan ibaret olduğuna göre birbirimize karşı niyetlerimiz veya dinleyip izlediklerimizde seçici olmamızı özetleyen bu romantik görüş bence harika olmakla birlikte tam olarak bilimsel bir durumu yansıtmamaktadır..
Gerçekliğini ispatlayamasada insana iyi hissettiren ve belki de dedirtebilen shintoizm etkileşimli fikir pek çok yönden dünyaya yayılmayı başarmıştır. Kaldı ki inanmamak için bir sebebimiz yok zira fikir harika; güzellik ve zarafet bileşimimize harika etkiler yapmaktadır. o halde düşüncenizi sürekli olumluya çevirerek olumsuz yakaladığınız düşüncelerini sanal denizinizde boğun, mutlaka bir şeyler olumlu yönde değişecektir...

17 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA  (BİLİNMEYEN NO 4)

KENDİNİ NASIL GÖRÜYORSAN O'SUN 

(İZLENİYORSUN, EN GÜZEL POZUNU TAKIN,,
DURUŞ KİŞİLİĞİ GÜÇLENDİRİR..)
  Bu yazı öz farkındalığa güzel bir örnekti; kendini salarsan hoş görünmezsin zira film artistleri paparazzi ve hayranlarıyla örülü çevrelerinde sürekli o havalı tavrı takınarak (tek kelimeyle) artist gibi görünmek üzere hep poz verir gibi mağrur dururlar..
Ana fikre göre N. Kidman harika bir kadın olmakla ve öyle görünmekle birlikte aslında pek çok güzel kadından olağan üstü farklı değil. Ama yine de onun kadar güzel pek çok kadın aynı
(ÜNLÜ VE HARİKA OLDUĞUNU DÜŞÜN,
ONA GÖRE TAVRINI AYARLA)
ışığa neden sahip olamıyor. bunun sebebi nedir?


Sorunun cevabı giriş paragrafımızda yatıyor. Kendini nasıl görüyorsanız başkaları da öyle görmektedir. Nikole Kidman çok iyi bir sinema oyuncusu ve  dünyanın en güzel kadınlarından biri olduğunu bildiği, düşündüğü, hissettiği ve gerçekten yaşayarak öyle davrandığı için işte bu olağan üstü ışığı yayabiliyor. 
Bence harika olan bu fikri hemen bu gün bir deneyiniz (Ben denedim ve umarım sürekli aklımda olur ve davranış haline gelir.); 
(GÜCÜNE VE VAR OLAN
POTANSİYELİNE İNAN)
   Herkesin beğendiği bir film artisti olduğunuzu ve hayranlarınızın (dünyanın) sizi bu gözle görmeyi istediğini (görmesi gerektiğini) düşünün.
  * İşte şimdi kambur durmayacak ve yüzünüze o ezik ifadeyi takmayacaksınız demektir. 
   Şimdi dik durun ve ne kadar güzel (ya da yakışıklı ) olduğunuzu düşünün ve buna gerçekten çok güçlü inanın.
  * Davranışlarınızı jestlerinizi, mimiklerinizi, ve hatta mağruru gülümsenizi ona göre ayarlayın.
  Kısacası öz güveninizi Nikole ya da Javıer Bardem seviyesine ayarlayın. Bakın bakalım size karşı bakışlar ve davranışlar (hatta kendi gözünüzdeki karizmanız bile) ne kadar çok değişiyor..  

 

18 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE  (BİLİNMEYEN NO:5)

UNUTULAN ALTIN KURAL: YARDIM İSTEMEK , AMA KİMDEN?

(SABAH UYANDIR DEDİYDİN..)
  Yardım istemek hepimizin bildiği ama gücünü ret edilme korkusuyla unuttuğu en temel gelişim ve problem çözme tekniğidir. Bu bölümde araştırmalara göre samimi olarak yapıla bir yardım isteğine tanımadığımız insanların bile büyük oranda olumsuz tepki vermediğini hatırlamış ve büyük problem; var oluşsal sıkıntı nedir? sorusuna vevap aramıştık....
(İNSANLAR BİLİNENİN AKSİNE
YARDIM TALEBİNE
GENELDE OLUMLU YAKLAŞIYORLAR)
Irvın Yalom'un muhteşem (Ama tuğla gibi) 'Varoluşsal Terapi' kitabında da belirttiği bir şeye atıftır bu durum.''İnsanlar içlerinde var olan gerçek potansiyellerine  ulaşamamışlarsa eğer bu durum kişilerde varoluşsal sıkıntı denilen sebebi belli olmayan bir gerginlik ve strese yol açar.
Ulaşabilecekleri gerçek ben'e ulaşmaları çeşitli nedenlerle engellenen (Her şey olabilir, çevresel, ailesel, bulunulan coğrafya belki evlilik, yanlış insanlarla bir arada bulunma...) bireyler tarifsiz ve anlamlandırılamaz bir sıkıntı yaşarlar. 
   Pek çok psikolog (ancak kişinin kendisinin düzeltebileceği) bu nedensiz insani sıkıntıyı giderebilmek için önce sebebi söyler: daha iyisi ve yıllar önce hedeflediğin içinden taşıp çıkmayı isteyen yeteneklerini engellediğin ve olman gereken gerçek kişi olamadığın için büyümekte bu varoluşun zorlu eziyeti... 
Başlığımızda işte tam olarak burada devreye giriyor. hedeflerimize (her şey olabilir) ulaşmada yardımı olacak çok basit kurallardan biri: yardım istemeliyiz.    
(UZAKTAN YARDIM)
   Buradaki en büyük açmaz insanların yardım etmeyeceğine olan kuvvetli inanıştır. Fakat yapılan araştırmalar dürüst ve gerçekten ihtiyacınızın olduğu bir durumda karşısındaki kişiden bir talepte bulunanların çok büyük oranlarda (karşılarındakini tanısın yada tanımasınlar) olumlu tepki görerek bir şekilde bu yardımı aldıklarını, ret edilmediklerini gösteriyor.
(SEMPATİKSEN YARDIM ARANMADAN BULUNUR) 
Moda olduğu şekilde spiritüel açıklamayı da yapıştıralım, böylesi daha gizemli oluyor (ama aslında tamamen istatistiksel ve insan yaradılışına uygun bilimsel bir durum bu); İhtiyaç duyulan şeyi istemek için başkalarına (o hedef kişi ya da kişilere) yönelmeyi öğrendiğinizde (aslında bu genlerinizde var bunu yapın) bütün bir evren açılır önünüzde. Hayat başkalarına açılmakla tıkandığı yolu açabilir, kendi içimize kapanmakla değil.   Başkalarıyla bağ kurmayı sağlayan her şey sizi ilerletir ve olumludur. .
(HAYALLERİNİZİ YIKMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ
YAPARLAR, ONLARI TANIRSINIZ AMA..)
Yalnız burada da bir istisna var ki bunu da göz ardı etmemek gerekiyor ;Yalnızca kendi psikolojik ihtiyaçlarını gidermek için sizin cesaretinizi kırmaya çalışacak insanlara (Onları tanısınız; sıkıntılı, sürekli olumsuz ve mutsuzdurlar)  içinizi açmamalısınız. Siz kötü olduğunuzda kendilerini iyi hisseden ve aslında iyi olmamanız için ellerinden geleni yapan insanlar maalesef hep olacaktır. Düşlediklerinizi gerçekleştirdiğinizi görmekten nefret eden, zira aslında bu durumun onların kendi düşlerini gerçekleştirmeye cesaret edemeyişlerini hatırlattığını unutmayın.
(YARDIM ET)
Yardım bir telefon kadar yakında olabilir. Bu gün çıkın ve gerçekten yardın-mı olabilecek insanlarla bağlantı kurun; yardım talep edin ,kaybedecek hiç bir şey yok. Araştırmalar çok büyük oranda olumlu dönüt alacağınızı ya da yeni kanallara yönlendirileceğinizi söylüyor. 
   Sıkışan hayat yolunuzu çevrenizdeki yeni bağlantılar mutlaka çözecektir. Unutmayın evrende hiç bir şey durağan değildir... 



20 TEMMUZ 2013 CUMARTESI  

(BİLİNMEYEN NO:6)

YAŞAM KOÇLARININ İLK ÖNERİSİ;

DÜZENLE YA DA AT

 Bu bölüm hayat enerjinizin önünü tıkayan olumsuzlukların hayatınızdan çıkarılması üzerine örnekler veriyordu. Diğer yandan hayat boşlukları sevmez hayatınızdan çıkardıklarının yerini bir an önce doldurur fikri de gayet ilham verici idi..
Hayatımda hatırlamaya değer bulduğum bu önemli tespit, mutluluğun çok temel (ama basit olduğu için belki de zamanla unutulup yok sayılmış) altın kurallarından birini işaret etmekte:Enerjinizi, siz farkında olmadan çalan dağınıklıktan derhal kurtulun..
(HAYATIN İYİ YÖNDE DEĞİŞECEK,
BOŞLUK YARAT..)
   * Buradaki temel mantık kısaca şudur. Enerjinizin yükselmesi mutlu olmanın bir kaç temel kuralından biridir. Dolayısıyla enerjinizi yükselteceğiniz (ya da enerji kaçaklarını önleyecek) her hamle mutluluk grafiğinizi bir adım daha yukarı taşıyacaktır.
Dağınıklığı gidermenin diğer bir faydası 'yarım kalmış işler' dediğimiz psikolojik bir diğer faktörün bilinç altınızı sürekli rahatsız ederek asıl işlerinize ya da eğlenceye konsantre olmanıza engel olmasıdır.
* Dolayısıyla dağınıklığı önlemek zihninizdeki döküntüyü de temizlediğiniz anlamına gelir.
   Bununla ilgili pek çok yaklaşımdan bahsedilir. örneğin bazı deneyler, kullandıktan sonra eşyaları yerlerine koyan(düzenli olmayı içselleştirmiş) insanların daha güçlü bir benlik duygusuna sahip olduğunu ve daha mutlu olduğunu gösteriyor.
Bence en ünlü yaşam koçlarından T. Miedaner'in bu konuda hayatını düzene sokmak isteyen danışanlarına verdiği başlangıç fikri çok önemlidir; Dağınıklıktan kurtulmak olağan üstü sağaltıcıdır ve büyük enerji patlamalarına yol açar  
(DAĞILIYORUZ BEYLER)
     Dağınıklıktan kurtulun altın kuralımızla bağlantılı olduğuna inandığım için devamına eklemek istediğim bir diğer kural da hayatınıza yapışıp kalmış (bir fizikçi olarak enerji,, demek istemiyorum ama buradaki kavramı içgüdüsüel olarak tam karşıladığı için kullanacağım) negatif enerjiden kurtulmanızı sağlıyor; tasfiye edin ya da kısaca atın gitsin..
(GICIK AMA MUTLU İNSANLAR, TEMSİLİ)
Dolabınızda mutlaka neredeyse yıllardır duran (bir gün giyerim,, tabi tabi dursun) dediğiniz o elbiselerden derhal kurtularak (at, bağışla ihtiyacı olan birine ver ya da paspas yap)  dolabınızı düzenleyin.    bu hamle ''Ne çok elbisem var ama giyecek hiçbir şeyim yok'' cümlesini artık kullanmayacağınızı garantileyecektir..
Fazlalıklardan kurtulmanın diğer bir yararı çok genel bir fizik yasasıyla ortak çalışmasıdır;'evren boşlukları sevmez ve derhal kapat için harekete geçer.' buradaki ana fikir kullanmadığınız eşyaları tasfiye etmektir.
(HEMCİNSLERİNDEN İYİ ARABA KULLANACAK;)
   Tabi bu kuralı yürümeyen ilişkinize kadar hayatınızın pek çok alanına uygulaya bileceğinizi de söylemek gerekiyor,kural çok basit; işe yaramıyorsa bas tekmeyi gitsin. Fizik yasamıza göre;eğer hayatının bu kısmında boşluk olursa evren boşluğu kapatmak üzere harekete geçecektir. Ama o yer (arızalı bir tiple) zaten doluysa kimse size yardım edemez..
    
  Kısaca arkadaşlar hatırlamaya çalıştığımız bu büyük fikirler hayatımızı değiştirme açısından büyük potansiyellere sahiptir ama..
  Ama genelde tüm yaşam koçlarının üzerinde hem fikir olduğu şeyi unutmazsanız; uygulamak ve bizzat hayatınızda deneyimlemek..
  Daha sonra işe yaramayacağını kendiniz bizzat görecek ve devam ettireceksiniz zira yazı uçar ama uygulama baki kalır (ben uydurdum bunu:)
  Daha güçlü  siz'e ulaşmanız ve mutlu olmanız dileğiyle..                         (Çetin Tarı)

GÜNÜN VİDEOSU:KADERİ DEĞİŞTİRMEK




GÜNÜN KARİKATÜRÜ,




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder